Sayfalar

Pazar, Mart 28, 2010

Iyi sabahlar Dünya...

Saat olmuş 3:33... (Genellikle Japon psikolojik) korku filmlerinin ürkütücü saati... Bu saati gördünüz mü bir hassssktir dersiniz ya, bela yakındır çünkü...

Bu yazının konusu da efendim, tam anlamıyla bu... Bela... Evet, ciddi ciddi bela... 

İç belası...

Saati görüp hasssiktr diyorsunuz ve deme nedeniniz de saati görüyor olmanız... Çünkü o saati görebilmenizin tek bir nedeni var ... Uyanıksınız... Tamam, yani arada bir olur öyle, uyku kaçar, ödev vardır, olur... Ama bunu bir haftada 7.kez görüyorsanız ve önceki altı durum takiben gün ışığını da görmekle sonuçlandıysa Pavlov'un zavallı köpekleri şartladığı tarzından bir şartlanma yaşıyorsunuz...

Ve o bıkkınlıkla gidip bir de üstüne çay koyuyorsunuz... Ben koyuyorum... 

İki gündür gün ışığını görmeden uyutmayan, gözümü kapattığım andaki düşünce hızından beynimde şimşekler çaktıran cinsinden bir tür bela ile boğuşuyorum. Sanki nöronların haberleşmesini bizzat görür gibiyim.

Öyle ilaç milaç da alamam, hem uyku ilacı olayına nedense karşıyımdır. Hoş, karşı olmasam da alamam. 

Ne yapıyorum o zaman? Denemediğim bitki çayı, onun kökü bunun yaprağı kalmadı. Yok. 

Açık ve de seçik benim sorunum uyumak istemememden kaynaklanıyor, çünkü efendim belanın adı uyku...

Neden derseniz, cevabı bulana çok güzel hediyelerim var. 

Artık rüyaların da beni kesmediğini gördüğümden beri uyku düzenim çok sarsıldı. Muhtemelen neden bu. Her gece birkaç tane, o da en film gibisinden rüya gören biriyim. Bazen çok ve de gerçekçi rüya görüp gerçekle rüyayı karıştırdığım da olmuştur. Ve haliyle, rüyanın içindeyken rüyadan sıkılmayı başaranı artık ne nörolog ne psikolog paklar diyorum. 

Bir de üstüne, kafamda dönüp duran soruların bir tanesine bile bir cevap vermekten acizim, üstelik bunlar da öyle yenilir yutulur cinsinden sorular değiller.

Biraz da ev kuşu bir tipim, e haliyle evden de çıkmıyorum. Tekrar blokflüt çalmaya bile başladım. Can sıkıntım konusunda bilmem bir fikir verir mi?

Neden yazıyorum bilmiyorum. Son zamanlarda hep şiirimsi birkaç şey yazmışım. Ama okuyamadım bile kafam şu anda o kadar fena durumda. Saçmalamaya ihtiyacım var. Acilen ve çok uzun uzun, saçmalamaya ihtiyacım var. 

Aslında hakkında yazmak istediğim ciddi konu sayısı da hiç az değil. bir hayli politik olma isteğim var. Yazmak istediğim bir iki bilimsel ilginçlik de söz konusu... ama onları yazabilecek ciddiliğe girersem muhtemelen çıkamam bir daha....

Bu yazı da bu duruma çözüm olmayacak... ama blog biraz da iç dökme şeysiymiş..

Dökeyim dedim...

İyi sabahlar Dünya!

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails