Sayfalar

Çarşamba, Temmuz 15, 2009

Xealon Günlükleri -- Bölüm: Buospota -- Rei Xen'de Tutuklama(3-5)

Serinin onceki bolumleri :
Xealon Günlükleri -- Bölüm: Buospota -- Buluşma (1-2)
Xealon Günlükleri -- Bölüm: Buospota -- Buluşma (3-4)
Xealon Günlükleri -- Bölüm: Buospota -- Rei Xen'de Tutuklama(1-2)

3.Bağlantı
Krallık'ın baş gezegeni Rei Xen'in merkez şehri, Vier Set, sulak ve yeşil güney yarımküresinde, Doğu Denizi'nin kıyılarından çok az içerideydi. Burada halk özel kubbelerle çevrilmiş bölüm dışında özel bir maskeyle dolaşmak zorundaydı, çünkü güney yarımkürede adım atılan her yer aslında bir bakıma canlıydı, yüzey çeşit çeşit bitki ve böcekle kaynıyordu. Nitrat yağmurlarıyla beslenen ve sadece bu bölgeye has devasa bitkilerin saldığı gazlar, bu minik gezegenin güneyindeki çoğu yerde hatta denizin üstünde bile ince bir sisin hiç dağılamadan kalmasına neden oluyordu.

Rei Xen tüm Krallık'taki en yaşanılacak yer olmayabilirdi, aslında Choiree'nin üzerinde olduğu Yuthein gezegeni Rei Xen'den kat kat daha yaşanılabilir ve daha büyük bir gezegendi. Ama Rei Xen'de yaşanılabilir alanların azlığından dolayı bilinmeyen kontrol edilemeyen tek bir köşe bile yoktu. Ayrıca efsanelere göre Krallık'ı kuran insanların indiği ilk şehirdi burası. Somurgeci Gerite İmparatorluğu'nun işgal ettiği, yağmaladığı kendi gezegenlerinden kaçmış, ve saklanmak için burayı seçmişlerdi. Gezegenlerinden kaçırabildikleri silahlari ile kendilerini attiklari bu siginakta, zaten yavas yavas catirdayan İmparatorluğun çökmesini beklerken kendi yaşama alanlarını , katı dinlerini ve kültürlerini yaratmışlardı. İmparatorluğun çökmesiyle de yakınlardaki gezegenlere yavaş yavaş yayilmaya başlamislardi. İmparatorluk yakın bölgedeki tüm güçlü gezegenleri, birlikleri yerle bir etmişti, kaçan bir iki klan da ya Ghumaszlar gibi göçebe olmuşlar ya da İmparatorluk'un korkusundan savunmalarını geliştirmeye fırsat bulamadan dağılmışlardı. Rei Xen'e adını veren Rei-Zhuang'lar ise uzun zaman planladıkları kaçışları sırasında ve sonrasında ellerindeki silahları korumayı ve geliştirmeyi başarmışlardı. Rei-Zhuang'ların etraflarında minik gezegenlere yayılmaları bu yüzden hiç de zor olmadı. Kendi kültürlerini ve dinlerini ele geçirdikleri dağınık klanlara kabul ettirdiler ve dörtyuz yıllık Krallık'ın kurulma sürecini başlattılar.

Rei Xen'de Rei-Zhuang dini en saf ve en katı halini korusa da geçen zamanda diğer gezegenlerdeki inanış ve kültür yuzyillar icinde degisime ugramisti. Rei-Zhuang'lar dinleri Kateran'i, ozgurlukcu ve aydinlatici olarak tanimlasalar da sartsiz ozgurluk olarak tanimladiklari bireysel haklar sadece "erdemlilere" yani krallik hanedanina aitti. Aslinda ozgurluk anlayislari yonetilenler icin bir illuzyondan baska birsey degildi: Kral'a itaat etmenin insanin ruhunu ozgurlestirecegini, kayitsiz sartsiz inancin ruhu temizleyecegini anlatiyordu Kateran. Insan icinde karanligin tohumuyla dogardi ve ancak Kateran bu tohumu baskilayabilir, ruhtaki karanligin once bireyi sonra Krallik'i ele gecirmesinini engelleyebilirdi. Bebekler iki yasina kadar ruhsuz ve karanlik kabul edilirlerdi bu yuzden ruhun geldigi zaman bedenin hazir olmasi icin Krallik sakinleri bebekliklerinden itibaren kati ve hatta bazen vahsi Kateran rituellerinden gecmek zorundalardi. Bebekliklerinden itibaren beyinlerine kazinan bu kurallardan silkinmeleri elbette cok zordu ama basta Rei Xen olmak uzere pekcok gezegende, varolan yasam tarzindan memnun olduklari icin dini en saf haliyle uyguluyorlardi. Ama Ghumaszlar gibi bazi kabileler kendi geleneklerine tam tamina zit bu dine sonuna kadar direnmis hatta ufak ic savaslara kadar goturmuslerdi bu direnislerini. Krallik gocebelere deger vermiyordu, onlarin dinsiz sayilmasi da Krallik'in geri kalanina otorite saglamakta sorun cikarmayacakti, hatta bu sayede Ghumasz'lar Kateran etkisindeki halk tarafindan her zaman dislanmis ve asagilanmisti. Ghumaszlarin bir kisminin yerlesik hayata gecmesi Kral'lari endiselendirmeye baslasa da Io-Ghumasz'larin birgun kendilerine tehdit edecek kadar guclenemeyeceklerini ve hayatta kalmak icin onlarin korumasina ihtiyac duyduklarini dusunuyorlardi. Bu yuzden, Io-Ghumasz'lardan Thoux ve Yanniz gibi etki alanlari genis isimler ciksa da onlari kucuk gormeye devam etmis ve hanedan ici komplolara daha fazla onem vermislerdi.

Kateran'in yazilmamis yasalari olusturdugu Krallik'ta en guclu kisi de dini elinde tutan Pholem'lerdi. Pholem'ler, kendilerinden onceki Pholem'lerin ruhlarina bakmasiyla seçilen ve ozel egitimlerini ve zorlu rituelleri basariyla tamamlamis prenseslerdi. Onlar Kral'ın dahi çekineceği büyücülerdi. Kateran'in en saf haline zorlu egitimlerinden sonra vardiklari ve boylece sonsuz bir icgoru kazandiklari soylenirdi. Elbette bunun dogrulugunu kanitlayabilecek hicbir sey yoktu, cunku Pholem'leri gormek hatta onlar hakkinda konusmak dahi yasakti. Buospota'nın getirdiği Yeni Düzen'den ellialtı yıl önce gerçekleşen Syrnaon saldırısına kadar politikayla hiç ilgilenmiyormuş gibi görünüp, konumlarının sessiz ve pasif bir dini liderlik olduğu izlenimini vermislerdi Pholem'ler - sırf Krallık'a değil, Krallık'ı zengin kaynaklarından dolayı ağızları sulanarak izleyen sinsi komşularına da.

Durumun farkında olan çok az kişi vardı. Yaklaşan tehlikenin, kaosun farkında olan çok az insan vardı. Bunların en önemlisi de kuşkusuz Kulrth'di. Unlu tarih arastirmalarinin cok az kişiye açıkladığı cekirdeginde Krallik'in yakin gelecegine dair dort senaryo ve bunlarin da temelinde yatan Sessizlik Kurami vardi. Bu kaosun nasıl sonlanabileceğini adim adim goruyor ve acikliyordu Kulrth. Elbette bunda Thoux ve Alrosthei'ın da katkıları büyüktü. Ve elbette bu yüzden Buospota'nın getirdiği Yeni Düzen, onun öngörüleri olmasaydı sadece imkansız bir hayal olarak kalabilirdi.

4.
Krallık'ın çift güneşleri Vier Set'in kubbeleri üzerinden batarken Tia-tia-chen tapınağının köşesinde siyahlar içinde bir figür belirdi. Tapınak, içiçe halkalar şeklinde inşa edilmiş surlarla kaplı şehrin ancak özel izinlerle girilebilen merkeze yakın üç halkasının en dışta olanında, Thimu kapısının hemen yanındaydı. İçteki bölümlerde yaşayan çok az kişi vardı, ve bunların hemen hepsi de ya son hanedan Rei-Zhuang-Mie'yle üçüncü yada daha fazla derecelerden kan bağı olan kişilerdi ya da özel izinle orada bulunan ziyaretçiler ve Krallık bürokratlarıydı. Krallık'ın üst kadro bürokratları ve ikinci dereceden hanedan üyeleri en iç iki halkanın arasında kalan bölümdeki evlerde yaşarlardı. Merkezde ise kendi başına tüm şehrin onda biri büyüklüğündeki Chala-Set sarayı vardı. Kral, Pholem, birinci dereceden tüm hanedan üyeleri bu sarayda hizmetkarlarıyla birlikte yaşıyorlardı.

Şehrin en iç üç bölümünde devlete ve Pholem'lere ait tüm yapılar kutsal sayılırdı ve buradaki tüm tapınaklar doğrudan ve sadece Pholem'e aitti. Kral dahi Bas Pholem'in izni olmaksızın bu tapınaklara adım atamazdı. Tia-tia-chen ise bu bölgedeki en görkemli, en güzel tapınaktı.

Devasa tapınağın basamaklarindaki heykellerden biri gibi duran siyah figür ortalığın daha da kararması ve şehri saran kubbenin parlayarak şehri Choiree'inin ayları gibi aydınlatmasıyla hareketlendi. Dikkat çekmeden ara sokaklardan ilerleyerek bir sonraki kapı Theru'ya geldi. Kapıdaki bekçiler kartını kontrol ettikten sonra geçmesi için işaret ettiler. Ardından en az Tia-tia-chen kadar görkemli olan iç surun granit kapısı yavaş yavaş kapanmaya başladı. Kapı yarın gün doğarken açılana kadar kimse içeriye giremez yada dışarıya çıkamazdı.

Şehrin bu kısmı, yada dıştaki halkalarda yaşayanların deyimiyle "Titu* Evleri" Kral'ın üst düzey bürokrat sayısını azaltması, çoğunu kovması, öldürtmesi ve çoğu yakın akrabasını da sürmesi nedeniyle neredeyse hayalet bir kasaba görünümdeydi. Bir zamanlar KRallık'ın en zenginlerinin yaşadığı her halinden belli olan görkemli evlerin arasından siluet, yavaş yavaş Resmi Kütüphane'nin arka kapısına doğru ilerledi. İlerlerken de on yil oncesine kadar tituları ile dolup taşan bu sokaklara son Kral paranoyak Zhuan-Ta ile yerlesmiş korkuyu ve nedenlerini düşünüyordu. Dairenin merkezine doğru bencillik ve körlük artıyor olmalı diye düşündü kendi kendine. İktidardakiler ve onların çevresindekiler nasıl bu kadar kör ve bilinçsiz olabilirdi? Onlar kim kime üstün olacak yarışındalarken komşu sistemler bir ikora* kaplanı gibi Krallık'a saldırmak için fırsat kolluyorlardı.

Siluet bu bölgedeki en eski ve yıkık dökük evin önüne gelince durdu. İleride Kütüphane'nin arka kapısı artık çok net seçiliyordu. Siluet evin yıkık kapısının gölgesine doğru çekildi ve evin bahçesine doğru baktı. Burası eskiden Krallık'ın en saygın adamlarından biri olan, diğer sistemlere de zekası ve teorileri ile ün salmış matematikçi Esere Yanniz'e aitti. Kral'in bas egitim danismani olan Yanniz, gecen sene Krallik'in en uzak ucundaki Barakk'ta cikan ve bir katliamla sonuclanan isyanda Barakk'in yaninda yer almis, oradaki halkin agir vergiler altinda cok fakirlestigini, ozerklik taninan tuccarlarin halka urettigi madenler icin degerinin cok altinda odeme yaptigini, bu yuzden de tuccarlarin tuttugu ajanlarin onlari devlete karsi kolayca kiskirttigini yani asil sorunun tuccarlar oldugunu anlatmaya calismis ama Kral, tuccarlarin besledigi dalkavuklarini dinlemis ve Barakk'larin neredeyse kokunu kazidiktan sonra isyani cikartan kisi olarak da Yanniz'i ilan etmis ve oldurtmustu. Bir sene icerisinde bosalan madenlere ve tarim alanlarina tuccarlar minik koloniler kurmus ve Barakk'larin guya toz duman ettigi yerleri onarma bahanesiyle vergi odemeden buralari somurmeye baslamislardi. Kara siluet, Rei Xen'de tanik oldugu yobazliga, acgozluluge ve vahsilige bir kez daha lanet okudu ve altın kaplaması soyulan kapıya koydu sağ elini. Sonra kaybedilen eski bir dostu andığını göstermek için sol yumruğunun tersini önce kalbine sonra alnına vurdu.

"Seni unutmayacağım eski dostum. Ailen güvende. Karanlık uzayda ruhun yıldız tozu gibi parlasın, seni unutmayacağım. " diye mırıldandı siluet.

Kapının gölgesinden çıkıp sessiz kütüphaneye doğru ilerlerken sol yumruğu hala sıkılıydı. Kütüphaneye yaklaştığında kendi kendine "Ikiz guneslerin alevi bizimle olsun, intikamın alınacak" diye mırıldandı. Sessizce bekçi kulubesine yaklaştı, etrafa çabucak bir göz gezdirdi ve içeri süzüldü.

5.
Bu derin siyah gölge Alrosthei'dan baskaşı değildi. Bekçilerden biri onun içeri girdiğini görünce hiç konuşmadan yerinden kalktı ve yabancıya masanın altındaki bir mikrofonu işaret etti. Diğer bekçi bilgisayar ekranlarından birinden akan garip işaretlerle dolu iki satırı kontrol ediyor ve içlerinde farklı olanları yüksek sesle söylüyordu. Mikrofon ana kapıdaki bekçi kulübesine farklılıkları yani kütüphanenin resmi ilan bölümünde yerleri değiştirilen bazı dosyaları iletiyordu. Alrosthei hiç ses çıkarmadan diğer bekçiyi kulübenin arkasına doğru izledi. Kulübenin arkasındaki bir kapıdan geçip dik merdivenlerden aşağıya doğru inmeye başladılar. Bu merdivenler sadece bekçilerin kontrol turları için kullandıkları bir koridora açılıyordu. Bu saatte koridorda hiç kimse dolanmıyordu, yani Alrosthei buradan iç koridorlara geçene kadar kimseyle karşılaşmayacaktı. İç koridorlar, Resmi Kütüphane'nin tam altındaydılar ve binanın içinde yer aldıkları ve bina da bu bölgedeki Krallık'a ve Pholem'e ait her yapı gibi kutsal sayıldığı için hiçbir ileri teknoloji güvenlik sistemiyle korunmuyorlardı. İç koridorlarda dövüş sanatlarında uzmanlaşmış bir grup koruma dolanıp duruyordu. Bu iç koridorlar, üst katlardaki kütüphaneye geçmek için tek yoldu. Korumaların binanın üst katlarına çıkması ve silah taşımaları da yasaktı. Yani aslında bir kez kendini koruyabileceği bir silahla içeri girdi mi, herhangi biri kolaylıkla bu iç koridorlardan üst katlara geçebilir ve rahatça dolaşabilirdi. Ama Alrosthei içeri girmesinde ona yardım eden bekçilere sorun çıkarmamak için yanına içbir silah almamıştı. Silahlı olması, ona gerçek amacını bilmeden yardım eden bekçilerin şüphelenmesine yol açabilirdi. Bekçiler onun silahlı olmasına aldırmasa dahi, korumalardan biriyle karşılaşması halinde silahı kullanması, hatta silahlı yada silahsız bu fanatik Krallık korumalarından birine görünmesi onun girişinden sorumlu tutulacak bekçilerin ölüm cezası almasına neden olabilirdi.

Arkadaşları ona hangi saatlerde hangi korumanın hangi koridorda olacağını söylemişlerdi. Böylece Alrosthei tehlikesizce koridorlardan geçebilecekti. Her korumanın sadece dış bekçilerin bildiği ve her gün değişen belirli bir kontrol patikası vardı. Labirenti andıran iç koridorlarda kendilerine ait kesişmeyen yollarda kendilerine söylenen hızlarda ilerliyor, ve saat başı rapor veriyorlardi. Bunu pekala robotlar da yapabilirdi ama Krallık robotlara bu özel yetiştirilmiş, beyinleri yeniden programlanmış korumalar kadar güvenmiyordu.

Alrosthei başıyla teşekkür ettiğini anlatan bir işare yaptı ve bekçi gözden kayboldu. Tam 48 dakika sonra bekçi bu kapıyı tekrar açacaktı. Bundan on dakika kadar sonra da bölgedeki kutsal binaları iki saate bir yaptıkları turlarla kontrol eden korumalar bekçi kulübesine geleceklerdi ve sonra da arkadaşları yerlerini gece bekçilerine bırakacaklardı. Hiç bir aksilik olmamalı ve bu devasa kütüphanede ne istediğini bir an önce bulup kopyalayıp geri dönmeliydi. Yoksa arkadaşları yirmi saat sonra geri gelene kadar kimseye yakalanmadan kütüphanede beklemesi gerekecekti.

Derin bir nefes alıp koridorda kendisine tarif edilen yolda ilerlemeye başladı.

Alrosthei'ın kemerindeki saat geriye doğru sayarken, onun dostunu andığı kapının önünde bir karaltı belirdi. Karaltı uçuyor gibi ilerliyordu sokakta, çok hızlı ve çok sessiz. Bekçi kulübesinin tam karşısına geldiğinde karaltı durdu ve iki tane kırmızı göz belirdi. Karanlıkta ancak hareket ettiğinde farkedilebilecek bu garip yaratık, Syrnaon tiranlarinin verdigi komutlarla uzun zamandır Alrosthei'yı izliyordu. Yaratık yolun karşısına doğru süzüldü ve gölgeler içinde gizlenmeye başladı. Bu sefer avını kaçırmayacaktı.

*Titu, Vier Set agzinda zuppe demektir.
*İkora kaplanı iki ayağı üzerinde yükseldiğinde üç insan boyuna ulaşabilen, metalik bir zırhı andıran sert gri bir derisi olan ve cüssesinden tahmin edilemeyecek kadar yüksek bir hıza sahip bir kaplandır. Krallık'ta bilinen en büyük vahşi hayvandır, sadece Rei Xen'de görülür. Genellikle pusu kurarak saldırır. Acıkmadığı zaman da zevk için avlanır ama acıktığı zaman kırmızıya dönüşen derisinden çıkan dikenler, irileşen ve hassaslaşan gözleri, artan hızı ve ayaklarından çıkan sivri pençeleriyle bölgenin en korkunç canavarına dönüşür.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails