tag:blogger.com,1999:blog-12258001392255322262024-02-07T05:25:17.673+01:00Orion'dan Sevgilerle...P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.comBlogger103125tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-51103745209689164822011-10-27T04:25:00.000+02:002011-10-27T04:25:55.668+02:00Olmak ya da OldurmakOldurma çok revaçta,<br />
Olmaksa öldürüyor.<br />
Pranga gibi ayaklarda<br />
Özgürlük süründürüyor.<br />
Özgürlük ile anlaşmak<br />
Zorlamayla olmuyor.<br />
Hep pusuda cehalet,<br />
Çatlakları kolluyor.<br />
Olmuyor bu işler,<br />
Zorla sevilmiyor.<br />
Aidiyet insana<br />
Doğuşta verilmiyor.P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-83918398762780604862011-07-07T01:58:00.002+02:002011-07-07T02:06:50.657+02:00SusturSustur onu artık.<br />Bir nefes, bir yudum.<br />Ve sustur onu.<br /><br />Sesler değil delilik,<br />Renkler, hareketler değil.<br />Sessizlik, <br />Tepkisizlik delilik.<br />Ama sen sustur onu artık.<br /><br />Yeter bu düşüncenin<br />Savaş hali.<br />Barış da umut da<br />Kutsal umursamazlıkta.<br />Hadi sustur onu artık.<br /><br />Ve boğazlasın herkes birbirini.<br />Kessin her söz diğerini.<br />Anlamsızlık hüküm sürsün,<br />Recm edilsin us cahil elinde. <br />Sustur onu artık,<br />Kutsal umursamazlığınla<br />Kabuğuna çekilsin ruhun.<br /><br />Anlatamamak değil delilik,<br />Anlamamak.<br />O zaman bırak artık<br />Kopsun fırtına kopacaksa. <br />Herşey bitene kadar<br />Kapa gözlerini.<br />Sustur onu artık.<br /><br />Rüzgarlar sarana dek <br />Son ve daima,<br />Sustur onu artık.P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-35369666122914786132011-06-13T23:48:00.000+02:002011-06-13T23:50:26.537+02:00Benimle susar mısın?Sus istiyorum.<br />Konuşma.<br />Sessizlik ne kadar çok şey anlatıyor, farkında değilsin.<br />Herkes çok ama az olmak ne kadar değerli, farkında değilsin.<br />Herkes çok zeki ama aptallık ne kadar önemli, farkında değilsin.<br />Bana sadece bakabileceksen, gülümseyip elimi tutabileceksen,otur yanımda.<br />Sadece susabileceksek karşılıklı, gitme, bir ömür kal istersen.<br />Ama evrende bilmediğin nokta kalmadıysa, senin burada ne işin var?<br />Senlerden sen seçmemi bekliyorsan, bak kapı orada.<br />Elimde hiç ben kalmamış, umrumda da değil üstelik.<br />Ben bile bana fazlayım.<br />Hadi, gerek yok tüm bu saçma sapan oyunlara.<br />Şimdi sus. Konuşsak da anlatamıyoruz ki zaten.<br />Yaz, çiz, patlat kendini, ama konuşma.<br />Tut kendini. Asıl zor olan susmak.<br />Gerisi fasarya.P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-54899418858976617872011-05-17T00:34:00.003+02:002011-05-17T00:50:55.276+02:00HükümsüzSana dokunduğumda,<br />Ellerim geçti sanki<br />Derinden içeri.<br /><br />Bir boşluk vardı<br />Kalbinin olması gereken yerde<br />Bir kara delik.<br /><br />Sana dokunduğumda,<br />Bilmiyordum aklından geçenleri,<br />Aramızdaki mesafeyi.<br /><br />Bir boşluk vardı<br />Bakışlarında, gülüşünde, dokunuşunda,<br />Bir kara delik.<br /><br />Sana dokunduğumda<br />Avutamadım kendimi ve yok oldu<br />Yaralı umutlarım ve kırık hayallerim.<br /><br />Bir boşluk buldum,<br />Tanıdık ve sessiz, ama soğuk<br />Bir kara delik.<br /><br />Kendimi en son<br />Bir kara delikte kaybettim.<br />Hükümsüzdür.P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-24591133294571003972011-04-04T20:50:00.004+02:002011-04-04T21:28:12.519+02:00Dogum SancisiSIKILDIM.P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-31997009889165211692011-04-02T16:35:00.005+02:002011-10-27T04:47:08.225+02:00Mesele<span class="Apple-style-span" style="font-size: 18px;">Haykırsana korkmadan</span><br />
<div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Derinden avaz avaz.<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Her haykırışla bir isyan<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Çok sesli bir sessizliğe.<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Sonra gözlerine bırak <o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Dilinin düğümünü..<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Anlaşılmak bir yalan,<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">İşte bütün mesele bu.<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><br />
</div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Cümlelerin bitmesin,<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Dert etme yüklemini.<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Benim ellerim,<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Özlemlerim bitmiyor, <o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Gözlerim, gözyaşlarım,<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Sevgilerim bitmiyor.<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Başkasız insan olmaz,<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">İşte bütün mesele bu. <o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><br />
</div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Soracaksan eğer bir soru,<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Nereden değil neden de.<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Öznesiz sözlerde saklı yalın<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Ve en asıllı cevaplar.<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Hem güneşten saklanan altın<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Mum ışığında da parlar.<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">Bir kişilik huzur yoktur,<o:p></o:p></span></div><div style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm;"><span style="color: black; font-size: 13.5pt;">İşte bütün mesele bu.<o:p></o:p></span></div>P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-79447661241841140342010-10-12T16:04:00.004+02:002010-10-12T17:34:21.769+02:00Cok yakinda, takipcilerin secimiyle...Blogumla epeydir ilgilenemedim, ama onumdeki iki hafta boyunca en azindan iki-uc farkli yazi hazirlamayi dusunuyorum. Bunlardan biri gezi yazisi olacak: Fareli Koyun Kavalcisi'nin gectigi yer olan Hameln'le ilgili gezi notlarimi (birkac fotograf ve bir video ile) paylasacagim. <br /><br />Ardindan artik haftalik olarak yapmayi planladigim bir kose gelecek : "Editorce"... Ilk seferlik iki tane yaziyi ardarda yayinlayacagim. Bu kosede yapmak istedigim unlu bilim dergilerinin editor yazilarinda cikan konulari kisaca ozetlemek ve tartismak. Bu iki haftanin yazilarindan ilki, birkac ay once Nature Neuroscience isimli bilim dergisinin editor yazisini ("Bir model organizma olarak universite ogrencisi (University student as a model organism (doi:10.1038/nn0510-521))" ) hem dunya hem de Turkiye bazinda burada tartismayi dusunuyorum.... Isminden de anlasildigi gibi cok eglenceli bir editor yazisi, o yuzden burada yazacagim yazi da buyuk olasilikla oyle olacak.<br /><br />Ikinci yazi konusunda ise birkac secenek var...<br />Bu siteye duzenli olarak gelip bakanlardan ya da arada bir de olsa ugrayip gorusunu belirtmek isteyenlerden ricam gormek istedikleri konuyu asagidan secip numarasini yorum olarak yazmalari....<br /><br /><br />1) Ac bir dunyayi nasil besleyebiliriz? (How to feed a hungry world? Nature, Temmuz 2010, doi:10.1038/466531a. Usutnde cok fazla yorum yapmaya gerek yok. Acilen cozulmesi gereken sorunlarin belki de basinda gelen bu konuyla ilgili bir yazi oldukca ilginc olabilir.Turkiye'nin populasyon artisindaki kontrolsuzlugu (Erdogan'in bir basbakana yakismayan bir bilincsizlikle en az 3 cocuk onermesi gibi), verimli topraklarda dusuk degerli besinlerle ve yoksullukla mucadele konusunda simdiki ve onceki hukumetlerin eylemsizligi kadar bilimsel acidan da ele alinmasi gereken, bilimadamlarinin onemli sorumluluklarindan biri olan bir konu. Ister istemez biraz da siyasi bir yazi olur sanirim.)<br /><br />2) Benzinin otesinde (Beyond Petroleum? Science, Agustos 2010, DOI: 10.1126/science.1194561. BP'nin yarattigi cagin en buyuk cevre felaketinden ve BP'nin bu felaketten once ortaya attigi "Beyond Petroleum" sloganindan yola cikan yazida alternatif enerjiye yonelimin gerekliliginden ve neler yapilabileceginden bahsediliyor. Turkiye alternatif enerjiler soz konusu oldugunda Dunya'daki en verimli bolgelerden biri. Bu konunun da ilginc olabileceigni dusunuyorum.)<br /><br />3) Bilim standardlarini yeniden belirlemek... (Reframing Science standards, Science,DOI: 10.1126/science.1195444. Bu konu ayni zamanda bilim egitimiyle ilgili Amerika'da yapilmasi istenen degisiklikleri de ele aliyor. Benim yazimda da tabii ki Turkiye'deki sistem ve karsilastirmalar olacak.)<br /><br />4) Cevrilen* ekoloji (Translational Ecology (burada fikri eyleme dokulmesi seklinde bir cevrimin yanisira genetikte protein sentezi sirasinda genlerin okunmasi ve aminoasitlerin siralanmasi anlamina gelen translation'a da gonderme yapildigi icin tam ceviremedim.)Science,Agustos 2010.DOI: 10.1126/science.1195624)<br /><br />5) Yukselen Almanya (Germany rising. Nature,Eylul 2010. Bilim dunyasinda tekrar yukselise gecerek 2.Dunya savasi oncesindeki konumunu yakalamak uzere olan Almanya ve bunun nasil basarildigi, Turkiye'de bu tip bir girisim icin neler gerektigi, neler yapilabilecegi uzerine bir yazi dusunuyorum.)<br /><br />Daha fazla vakit gerektirecek ama kesinlikle yazacagim bir diger yazi da, yine yapmayi dusundugum bir diger kose icin olacak. Bu kosede de en guncel ve en onemli bilimsel gelismeler hakkinda yazacagim. Ilk yazi, bilimadami (yada daha cok CEO) Craig Venter ve grubunun yapay bir genomla olusturduklari bakteri, ve ardindan gelen yapay yasam tartismalari ve Venter'in genetikte kullanilan pekcok teknigin patentini alarak kontrol sahibi olmaya yada daha dogrusu 'monopoly" yaratmaya calistigi iddialari uzerine.<br /><br />Yorumlarinizi bekliyorum<br /><br />Sevgi ve isikla kalin.P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-46643493365469063872010-09-10T16:21:00.004+02:002010-09-10T16:25:32.110+02:00Ask'i dansetmek...<p>Bu kadar estetik, bu kadar güçlü, bu kadar yoğun.... Fırtınalı bir aşkın bir dansla daha önce bu kadar güzel anlatılabildiğini zannetmiyorum.</p><p>Dans kadar dansçıların makyajı ve mimikleri de mükemmel...</p><p>Akrobasi de yanında hediyesi...</p><p>İyi seyirler...</p><p><br /></p><br /><br /><object width="480" height="385"><embed src="http://www.youtube.com/v/qboQZiAVAfk?fs=1&hl=en_US" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="480" height="385"></embed></object>P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-49534279051768115692010-09-07T15:25:00.007+02:002010-10-17T23:31:43.549+02:00Tek Sayfalık<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDL8Qwt3G28n1eRSNLhurXQ8TiY5XDt_2eiQ2K87Yo1IxhTDs_W-syFDbPAw_h7CdpRO-KxARj1N0IIxxgsfH_lXx-JPBBb_MlPMO6Om6jSfXz2t-BY4n4eIzqmd8rFYstxs3VFFyI7l5k/s1600/salvador+dali.jpeg"><img style="margin: 0pt 0pt 10px 10px; float: right; cursor: pointer; width: 227px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDL8Qwt3G28n1eRSNLhurXQ8TiY5XDt_2eiQ2K87Yo1IxhTDs_W-syFDbPAw_h7CdpRO-KxARj1N0IIxxgsfH_lXx-JPBBb_MlPMO6Om6jSfXz2t-BY4n4eIzqmd8rFYstxs3VFFyI7l5k/s320/salvador+dali.jpeg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5514177623431287682" border="0" /></a><br /><p>Bir delik var içimde,</p><p>Sanki bir delgeçle delinmişim.</p><p><br /></p><p>Beklerken başlamasını müziğin</p><p>Hayatımın arka planında,</p><p>Yanımda belki bir dost,</p><p>Elimde belki bir sigara,</p><p>Bir öyküde belki yan karakterleriz,</p><p>Sokak çalgıcılarını kıskanmışım.</p><p><br /></p><p></p><p>Sanki bir mecburiyetmiş gibi eklenmek</p><p>Öyküsüne bir diğerinin,</p><p>Rüzgarla sürüklenip gelmiş</p><p>Bir kağıt parçası olan benin</p><p>Anlaşılamamış üstünde ne yazdığı.</p><p>İlk uygun yere iliştirilmişim.</p><p><br /></p><p>Eklemeyin, belki sakıncalıyım.</p><p>Zaten çoktan delik deşiğim.</p><p>Hatta belki zehirliyim de.</p><p>Belki karıştı mürekkebim mürekkeplerine</p>Diğer öykülerin.<p><br /></p><p>Boşverin, kim nereye uyarmış.</p><p>Kim neymiş, ne değilmiş.</p><p>Bazen savrulmalı rüzgarda.</p><p>Ve bazen bulunan her sayfa</p><p>Kopmamıştır ki bir kitaptan.</p><p><br /></p><p>Bazen anlatılanın ana fikri</p><p> Tek bir satırındadır.<br /></p><p>Bazen tüm öykü</p><p>Tek sayfalıktır.</p>P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-80015730188385851412010-09-04T23:56:00.007+02:002010-09-26T21:32:40.048+02:00Bir kitap bir video....Bir filmin ya da bir kitabın arkasından yorum yazmak istiyorsanız düşüncelerinizin biraz <a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUTi-ANj8QLIKG6VBGpB1KrfTzwGdmh_Slkm8tQRS10Vh_tCrdtMEeWyDeAD1dgS6m2xT0RL2QC1_2l62BjmckYJqG-oFOcD9u4CgprM5TX65wgm9cVyTF2YD2oG3onpPGkVICwVVMXoMV/s1600/EDK.jpg"><img style="margin: 0pt 0pt 10px 10px; float: right; cursor: pointer; width: 206px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUTi-ANj8QLIKG6VBGpB1KrfTzwGdmh_Slkm8tQRS10Vh_tCrdtMEeWyDeAD1dgS6m2xT0RL2QC1_2l62BjmckYJqG-oFOcD9u4CgprM5TX65wgm9cVyTF2YD2oG3onpPGkVICwVVMXoMV/s320/EDK.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5513185166973501202" border="0" /></a>soğumasını beklemeniz genellikle daha iyidir.<br /><br />Ama bu sefer çok beklemeye gerek yok sanırım... Hatta bahsedeceğm kitabı bitirip derin bir nefes alalı daha beş dakika bile olmamışken...<br /><br />Ejderha Dövmeli Kız... Yeni bir kitap değil, aylardır önümde duruyordu, nedense içimden gelmedi kapağını açıp okumaya başlamak... İki gün önce gece vakti elime aldım ve bir anda içine çekildim.<br /><br />Devamını kesinlikle okuyacağım. Ama ilki için şunu söyleyebilirim: Son zamanlarda bu kadar iyi bir kitap okuduğumu hatırlamıyorum. İçiçe girmiş, birbiriyle alakalı ya da alakasız (yanlış saymadıysam) dört öykü, bugüne kadar belki de en fazla ısındığım kadın karakter... Idealler üzerine, politika ve ekonomi üzerine alttan alta gelen eleşitiriler ve çok sıkı, mükemmel dokunmuş bir polisiye kurgu... Bazı bölümlerde heyecandan <a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzhS3TP6fggDYkVv9xZTGx7hqyJnw8_kUcJfRNfquQ9ExqAdiJXaOmAYbKVR3AIphjpQrhFOdk-brNR7keZaAKXXqbs5fny7BZE7dnK__nGVXxkXR1SkQtDmbWAjPtAl2_OLL6SxFUhyphenhyphenAh/s1600/Ejderha-D%C3%B6vmeli-K%C4%B1z.jpg"><img style="margin: 0pt 0pt 10px 10px; float: right; cursor: pointer; width: 223px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzhS3TP6fggDYkVv9xZTGx7hqyJnw8_kUcJfRNfquQ9ExqAdiJXaOmAYbKVR3AIphjpQrhFOdk-brNR7keZaAKXXqbs5fny7BZE7dnK__nGVXxkXR1SkQtDmbWAjPtAl2_OLL6SxFUhyphenhyphenAh/s320/Ejderha-D%C3%B6vmeli-K%C4%B1z.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5513188901263672626" border="0" /></a>kitabın kapağını kısa süreli kapatıp, kendi kendime konuştuğumu itiraf ediyorum! (Tamam, bu biraz benim kaçıklığımdan da olabilir.)<br /><br />Çok şey söylemeyeceğim. Mutlaka okunmalı. Bestseller olmuş, boşuna değil.<br /><br />Bir de geçen günlerde öğrendiğime göre bir filmi var (Bayağı geç öğrenmişim, farkındayım). Onu da merak ettim. Sanırım yarın da onu izleyeceğim (Birşeyi sevince peşini bırakamayanlardanım, ne yaparsınız.)<br /><br />Bir dipnot yazmadan geçemeyeceğim. Kitabı okumayanlar burayı atlayabilirler. Son sayfaya kadar kendimi tuttum, ama son sayfada erkeklere çok sağlam küfrettim. Hala da ediyorum. Nedeni çok mantıklı durmasa da... Galiba kitabın içine düşüp karakterlere çok bağlanıyorum...<br /><br />İkinci olarak da... Bir süredir buradan yaptığıma devam ediyorum, yeni bir klip ekliyorum. Youtube hala sorunlu Türkiye' de biliyorum ama eminim herkes artık bir yolunu bulmuştur...<br /><br />(aslini kaldirmislar akustigiyle degistirmek durumunda kaldim :( )<br /><br /><object width="480" height="385"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/-qGnKESW8vs?fs=1&hl=en_US&color1=0x402061&color2=0x9461ca"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/-qGnKESW8vs?fs=1&hl=en_US&color1=0x402061&color2=0x9461ca" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="480" height="385"></embed></object><br /><br /><br />Sevgi ve ışıkla...P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-6760267514538104622010-09-03T13:34:00.004+02:002010-09-03T13:41:30.861+02:00Ironi...Ice dokunan hafif bir melodi, harika sozler ve... cok eglenceli bir video... <br /><br />Sabah almam gereken gulumseme dozunu bana verdi.<br /><br />(House sezon 5 bölüm 14 - final)<br /><br /><object width="400" height="300"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/v/IYqRfQ5G4as?fs=1&hl=en_US&color1=0x2b405b&color2=0x6b8ab6"></param><param name="allowFullScreen" value="true"></param><param name="allowscriptaccess" value="always"></param><embed src="http://www.youtube.com/v/IYqRfQ5G4as?fs=1&hl=en_US&color1=0x2b405b&color2=0x6b8ab6" type="application/x-shockwave-flash" allowscriptaccess="always" allowfullscreen="true" width="400" height="300"></embed></object>P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-91695371455943692662010-09-01T17:38:00.002+02:002010-09-01T17:42:20.426+02:00Pete Yorn -Lose you....House sever misiniz?
<br />Bir dostum araciligiyla kesfettim Pete Yorn'un bu muhtesem sarkisini... Bir House bölümünün finalindeki sarkiydi...
<br />KAybediyoruz... Eksiliyoruz... Yeniden yesermek, yeniden cogalmak icin belki... Belki de oyle bir sey hic yok... Kimbilir...
<br />
<br />(House,M.D. 5.sezon 20.bölüm)
<br />
<br /><object width="400" height="345"><param name="movie" value="http://static.webtv.si/v/072ff0b4a4c029b6854761a38ba2f791faf4a680/nx35843"><param name="allowScriptAccess" value="always"></param><param name="quality" value="high"><embed type="application/x-shockwave-flash" src="http://static.webtv.si/v/072ff0b4a4c029b6854761a38ba2f791faf4a680/nx35843" allowScriptAccess="always" width="400" height="345"></object>P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-27557005982525657262010-08-31T10:06:00.006+02:002010-08-31T20:18:09.118+02:00SirBasini kaldirip duvardaki saate bakti: 04.33. Tam bes saattir yatakta donup duruyor, kogusundaki hiriltilari dinliyordu. Asagi yukari her gece sayiklama aliskanligi olanlar da vardi, pencereleri titretecek kadar yuksek perdeden horlayan da. Ama alismislardi birbirlerine, hic kimse birbirine aldirmadan uyuyordu.<br /><br />Son bir haftadir uyumayan tek kisi oydu.<br /><br />O her gece sesleri dinliyor, karanlik dvuarlara, pencereden yansiyan ay isiginin duvarlarda yarattigi beyaz perdenin ustunde sessiz bir filmin kahramanlari gibi hareket eden golgelere bakiyordu.<br /><br />Uyuyamiyordu. Safak sokene dek.<br /><br />Gun dogunca uyursa tembellik ediyormus gibi gelirdi. "O halde" diye dusundu, "cekinmeme de gerek yok". Herkes gecenin karanliginda gordukleri aydinlik, rengarenk ruyalardan sonra taze taze yataklarindan kalkarken o kendisini anneannesinin balkonuna serdigi biberler gibi hissediyordu. Gun isigi vurdukca kuruyordu.<br /><br />"Doktorla konusayim bi" dedi. Ama vazgecti hemen. Konussa ne ediyecekti. "Saat 5 sularindan on kapiya cikarsaniz bir kiz cocugu goreceksiniz. Eskiden konakmis ya burasi, o kiz hizmetcinin kiziymis. gunduz bahcedekki o guzelim havuza girmelerine izin vermezlermis. O da geceleri girermis, ay isiginda. Bi gece ay gitmis, o de gorememeis havuza giderken bastigi yeri. Ayagi kaymis dusmus, kafasini havuzun basindaki aslan heykelinin pencesine vurmus. Sabah annesi bulmus onu, o annesiyle konusmaya calismis ama annesi duymamis. "Kizim uyan, canim kizim uyan, terketme beni" deyip durmus. Kiz neden boyle dedigini anlamamis annesinin... Onunla konusuyormus cunku, uyanikmis zaten. Ayaga kalkinca anlamis annesinin niye agladigini.... Kendi cesedini gorunce anlamis. Cok feci."<br /><br />Evet, boyle diyecekti derse. Sonra ona ilaclar verip uyutacaklardi. Ayri bir odaya alacaklardi ustelik. O kogusu seviyordu. Kogusun sesini, insan kokusunu seviyordu. Varsin uyutmasindi kiz cocugu. Ona da alisirdi yakinda, ya da kiz belki uyumasi gerektigini anlar, susardi.<br /><br />Daha once digerlerinde oldugu gibi....<br /><br />*********<br /><br />Guzel, alimli bir kadindi. Ona gozunun ucuyla bakanlar bile hemen etkilenirlerdi. Cok degil birkac ay oncesine kadar ne kadar coktu etrafinda isiga cekilen pervaneler gibi donup duranlar.<br /><br />O yakiyordu hepsini, kavuruyordu. O aldatici beyaz isiklarin, ustlerine konan pervaneleri kavurdugu gibi...<br /><br />Simdi ise yakinina gelip gozlerinin icine bakmak yeterli olurdu niey burada oldugunu anlamak icin. Gozler, zaten bir tek gozler,, iceridekilerin disariya uzattiklari koprulerdi. O kopruler korkutuyordu bazen diger insanlari. Belki de o koprulerden uzanan ellerin coklugu korkutuyordu onlari. Bilmiyordu. Ama iste, sonucta buradaydi.<br /><br />Her sabah bir saatten fazla ipeksi gur saclarini tarardi. Agir agir. Simsiyah saclari bembeyaz yuzune dusunce eski Turk filmlerindeki gibi bir guzellik cikardi ortaya.<br /><br />O guzellik sessizdi. Sir pek konusmazdi. Cunku sesi yoktu aslinda, sesi bir hiriltidan ibaretti. Pekcok doktorlarindan biri "Sadece isteksizlik" demisti, "Konussa da konusmasa da bir onun icin. Ugrasmiyor konusmaya. Ses tellerinde bir sorun yok." Yine de birsey soylemesi gerekirse, hiriltilarina anlayan anliyordu. Konusmak yerine yaptigi tek sey kibar mimiklerdi. Gulumseme, bir bakis belki... Gunleri sessiz sessiz, kogusu ile bahcedeki gullerin yaninda, havuza bakan bankta geciyordu.<br /><br />"Filozof bu" derdi eskiden arkadaslari ona. Gercekten oldugu icin degil, hic konusmayan bir felsefe ogrencisi oldugu icin. Yillari Sokrates'in, Eflatun'un ardinda, Kant uzerine kafa yorarak gecmisti. Universite yillari. Felsefe bolumunu birincilikle bitirecekti eger ...<br /><br />Herkes herkes konusuyordu. Herkes. Kafasinin icinde donup duran sesler... "Sans" dedi biri. "Cok izin veriyorsun bunlarin konusmasina" diye sikayet etti digeri. "Sana ne bilmem kim ne demis, ne dusunmus. Otursaydin evinde edebinle, coluk cocuga karismistin, ailen olmustu simdiye. Universiteye gittin de ne oldu, basin goge mi erdi yani?" dedi baskasi. "Sallama onu... Tas devrinde kalmis o, bosver. Sen tadini cikardin mi hayatininin bugune kadar? O onemli." dedi capkin capkin goz kirpan bir digeri. Hepsini sadece dinleyen ise "Aciktim" dedi. Kalkti, konaga girdi, yemek saatiydi.<br /><br />**********<br /><br />Havuzun kenarinda diz cokmus, yansimasina bakiyordu. Eliyle yansimanin burnuna degdi, yuzu dagildi suyun ustunde.<br /><br />Kalkip dolasmaya baasladi.<br /><br />"Burasi rahat" dedi hafif bir hiriltiyla. "Kalabalik degil burasi... rahat."<br /><br />Her zamanki bankina oturdu. "Rahat ama ne zaman gelecek bilmiyorum ki." dedi icinden. "Hayat boyle gecmez. Cok sikildim burada." Bir telefon etsem diye dusundu. Yine de epey bir oturdu, havuzu seyretti. Sonra kalkti, merdivenlere yurudu. Uzun beyaz parmaklari zarifce kavradi trabzani.<br /><br />Ve durdu.<br /><br />Merdivenlere hayatinda hic merdiven gormemis gibi bakiyordu. Basini kaldirip kocaman tahta kapiya korkuyla bakti. Dehset icinde hizla arkasini dondu, basi uguldamaya baslamisti, bahceye bakti, bahcede yavas yavas ona donen yuzlere... Telasla bir saga bir sola bakiyordu anlamayan gozlerle. Siki siki yapisti trabzanlara.<br /><br />Bogazindan yukselen en yuksek hiriltiyla bir ciglik atti. "Nerdeyim ben? Nerdeyim ben? Halil nerede? Beni alacakti, nasil bulacak beni? Halil nerede? Gelsin beni alsin. Halil..."<br /><br />********<br /><br />Gozunu acti. Doktor yanindaki hemsireler bembeyaz yuzlerle ona bakiyordu. Ellerinde ayaklarinda bir agirlik hissetti. Tutuyor olmaliydilar. Burnuna taptaze cicek koulari geliyordu. Bahcedeydi.<br /><br />Sonra hatirladi...<br /><br />Merdivenleri taniyamamisti once. Bu eski konagin bahcesi birden ona yabanci gelmisti. Birden birbirinden kopuk anilar ususmustu yine. Nerede oldugunu hatirlayamamis olmaliydi. Neden burada oldugunu...<br /><br />Merdivene cokmustu demek... Bugulanan gozlerinden artik birsey goremiyordu. Aklindan hep sorular geciyordu birbiri ardina. Sonra Halil ellerinden tutuyordu. "Cok okudun bugun, artik yeter". Icini isitiyordu gulumseyisi. Sonra birden hersey karariyordu, kulaklari sagir eden bir ugultu, hersey ters yuz oluyordu sanki bir anda. Halil gidiyordu, sevdigi herkes hersey gidiyordu. Ona silik siluetler halinde donmek uzere gidiyorlardi. Bir tek Halil donmuyordu. Sonsuza dek donmemek uzere gidiyordu Halil.<br /><br />Titredigini hatirliyordu bunlari dusunurken. Akordiyon gibi katlanmis 7 katli binanin enkazindan onu ilk cikardiklari zamanki gibi titredigini. Sonrasi cok hizli geciyordu gozlerinin onunden, siren sesleri, cigliklar, hastane gunleri.... Halil gitti diyorlardi ona, Halil yok. Kimsen yok artik... sonra Istanbul... bu konak.<br /><br />Onun ebedi hapishanesi...<br /><br />Agladigini hatirliyordu merdivenlere cokerken.... Merdivenlerden kosarak inen doktorun ayak seslerini duydugunu hatirliyordu. Tam o sirada dizlerinin dibinde yeniden beliriyordu kucuk kiz.... ve digerleri... bazilarin yuzleri ustleri toz icinde, kan icinde... "Git basimdan" diye bagirmisti, "Hepiniz... hepiniz gidin!!". Sonrasi karanlik. Bayilmis olmaliydi....<br /><br />Basini kaldirdi. Doktoru endiseyle gozlerinin icine bakiyordu. Geldiginden beri hic konusmayan, bir hayalet gibi dolanmaktan baska birsey yapmamis olan Sir ilk defa boyle bir kriz geciriyordu. Doktor elini uzatti, genc kadinin saclarini oksadi yavasca. "Iyi misin simdi? Seni yukari cikaralim mi?"... Genc kadin bos gozlerle doktora bakti, hafif bir hirilti dokuldu dudaklarindan : "Evet, gecti."P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-5606080878037293272010-08-25T00:53:00.004+02:002010-10-17T23:42:40.655+02:00Açıkça...<p>Bilemiyorum.</p><p><br /></p><p>Ben bugün görsem seni</p><p>Ne yaparım ?</p><p>Sen ne yaparsın peki?</p><p>Üzer seni aklım</p><p>Bunca geçmişten sonra.</p><p>Kalbimse beni.</p><p>Sensiz senle attıysa,</p><p>Seni görünce</p><p>Durmasından korkarım.</p><p><br /></p><p>Oysa bilsen ne çok...</p><p>Ne bir duygu, ne kelime</p><p>Hiçbir şey yok.</p><p>Anlatılamayanda kilitli kaldım<br /></p><p>Senelerdir.</p><p>Geçmiyor.</p><p>Geçmiyor.</p><p><br /></p><p>Ve belki sen, hiç bilmeden...</p><p>Duymadığım bir namesinde,</p><p>Duymadığım güzel bir şarkının,</p><p>Belki sen, hiç istemeden...</p><p>Benim seni istediğimi</p><p>Sensiz eksildiğimi bilmeden...</p><p>Bir tek sözün<br /></p><p>Sınırları birleştirecekken sen</p><p>Farkında mısın?</p><p><br /></p><p>Sesini duymak için eksiliyorum.</p><p>Her işaretini, her bir kelimeni</p><p>Kendime yoruyorum.</p><p>Bu şüphe, bu "Keşke.."</p><p>Beni öldürüyor her geçen gün.</p><p>"Gerçekten mi, yoksa başka biri</p><p>Başka bir düşünce mi?"</p><p>Düşünmek,<br /></p><p>Ah, sadece düşünmek bile<br /></p><p>Beni öldürüyor.</p><p><br /></p><p>Bilemiyorum.</p><p>Kalmadı kafamın içinde </p><p>Danışabileceğim tek bir hücre.</p><p>Açıkça,<br /></p><p>Yalvarırım açıkça söyle :<br /></p><p>Unuttun mu beni?</p><p>Yoksa hala aynı rüyada mısın</p><p>Benimle?</p>P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-41309922280921418592010-08-20T23:12:00.003+02:002010-08-20T23:39:25.520+02:00Söylenmemek Lazım (Kalp Taşı)Bugün Aşk'ı tartıştık.<br /><br />"Yok olur mu ki Aşk'lar?" dedik...<br /><br />Sonra düşündük, "Mesela..." dedik, "Böyle olsaydı..." dedik, "Hayatta neler değişirdi?" dedik, "Değişir miydi ?" dedik.<br /><br />Sonra baktık yine delice bir ayinde, kendin geçmişcesine Aşk'a tapınmaya başlıyor içimizdeki deliler... "Çok ileri gittik." dedik, sustuk.<br /><br />Oysa konuştuklarımız "acaba" bile olamayacak şeylerdi. Birer "keşke" hiç değildiler. Sadece "Şimdi şu anda burada olsa..." dedik, şansa bakın ki bu beş kelime içimizdeki delileri uyandıran parolaymış.<br /><br />Oysa biz sanıyorduk ki, Aşk artık bize uzak, Aşk başka diyarlarda gönlünü gezdiriyor. Hatta belki de Aşk bize küstü sanıyorduk.<br /><br />Ne kadar yanılmışız gördük. Aşk nasıl kendini tohuma çekmiş, beş kelimelik bir sorunun dillenmesini beklemiş birden o dikenli gül fidanına dönüşmek için, gördük.<br /><br />Farkettik ki, o gitti sandığımız Aşk, sadece hacmini küçültmüş. Hacmi küçülmüş ama yoğunluğu da artmış. Yani artık kalpte daha az yer kaplıyor sanarken biz, o küçüldükçe ağırlaşmış ağırlaşmış. Sonunda gelip kalbimizin miniminnacık bir yerine saplanıp da bir daha yerinden oynatılamayacak bir taş haline gelene kadar ağırlaşmış.<br /><br />Biz sanmışız ki, artık boşalan kalbimizde yeni Aşk'lara yer var. Oysa o kadar ağırmış ki kalbimiz boş yer de olsa yoğunluğu düşmek zorunda kalmış yeni Aşk'ların... Tüm kalbimizi verdik sanırken bile içleri boşalmış.<br /><br />Hep o içimizdeki Kalp Taşı'ndan... Hep o bizi terketmeyen Aşk'ın tohumundan.... Diğerleri surette kalmış.<br /><br />Bugün de bunu farkettik.<br /><br />"Ama" dedik, "hiç yakınmayalım. Ağır da olsa, canımızı acıtmak için pusuda yeşermeyi de beklese, en azından bizim bir tohumumuz var." Öyle ya, buna da şükür...<br /><br />Suretine gelince,o da hiç olmamasından iyidir.<br /><br />Söylenmemek lazım.P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-63117532934893971812010-08-09T15:45:00.002+02:002010-08-09T15:50:41.568+02:00Soruluk....Güzel bir yas 27... Güzel. Ne 25in, genclikten yetiskinlige gecis yillarinin etkisi var artik, ne de 30li yillara yapismis agir sorumluluk duygusunun.<br /><br />Her ikisi de neden yapismistir bu yaslara? Yine kültürle gelenek görenekle aciklayabiliriz, aciklariz da... Bir kadinin 30una geldiginde evli barkli olmamasinin evde kalmak olarak degerlendirildigi bir toplumda elbette 30 ister istemez hafif ürkütücü bir yastir.<br /><br />Ama o da degil...<br /><br />30 sanki bir planlama bir progrmlama yasidir. Eger 30un gelisini goruyorsan, hayatinin bu donemi acildiginda ne yapacagini bilmelisin demektir.<br /><br />27de durunca hem 25i hem de 30u gayet net gorebilirsin. O netlik de sana yapman gereken planlamalarda yardimci olur.<br /><br />Ve bir 27nin icindekiler bir 25ten yada bir 30dan daha fazladir sanki... 27 kaosun icinden yukselen dogrugan enerji gibidir. 25teki umarsiz devinim gelir, 30daki sorumluluk bilincine donusmek icin bu yangin yerinden gecer.<br /><br />27nin enerjisi iyi degerlendirilmelidir. Sonrasinda kaybolabilir cunku insan. Hepsi icin olmasa da bazi sorulari sormak icin, bazi adimlari atmak icin 30 cok gectir, 30 geldiginde ne yone gidecegini bilmek icin bazi cevaplarin olmalidir elinde.<br /><br />Mesela, sen, her gun o gununu inceden inceye tekrar dusunen ve ne kadar istese de bundan kacamayan sen...<br /><br />Sen biliyor musun gercekten kim oldugunu ve kapasitenin ne oldugunu?<br /><br />Yeteneklerin ne biliyor musun? Hangi yeteneklerin önemli? Onlarla neler yapmak istiyorsun?<br /><br />Kimsin sen gercekten kim? Sordun kendine yüzlerce soru her sabah belki de ama hala bir cevabin yok bütününde... Ne kadar diyebiliyorsun ben buyum diye? Ne kadarini kendinin baskalari sekillendiriyor?<br /><br />Hangi yönlerin olgunlasmis, nelerin cig kalmis? Nelerin hep cig kalmasini istiyorsun ve neden?<br /><br />Habire soru sorup duracakmisin hayatin boyunca? Gercekten istedigin bu mu? Yoksa sende de bir yerlere, bir inanca, bir ideolojiye kendini capalama ihtiyaci cikacak mi ilerleyen yillarda?<br /><br />Dürüst müsün kendine? Dürüst müsün cevrene?<br /><br />Kac masken var senin? Bir temizlige girissen, söyle bir silkelesen kendini kac kisi dökülür icinden ve kaci gereksizdir, kacina ihtiyacin var hala ve de olacak? Neden? Neden bir tane yetmiyor veya gercekten yetmiyor mu?<br /><br />Ne yapacaksin hayatinin olgunluk doneminde? Ne senin icin ilk onemli neler daha az onemli? Nasil baslamali nasil bitirmelisin aklindakileri? yapabilir misin gercekten ve nasil?<br /><br />Kimi seviyorsun en cok? Bir cocuga sorulan soru gibi... Hangisini daha cok seviyorsun? Otur dusun, senlerini,aileni, dostlarini, asklarini , asiklarini....<br /><br />Ailene nasil daha yakin olacaksin? Bu ozlemini nasil gecireceksin? Ne yapacaksin iki yakasi bir turlu biraraya gelmeyen bu gomlegi uzerinde tutmaya calisirken?<br /><br />Adil misin gercekten? Kendine, ailene, dostlarina, ihtiyaci olanlara, tanidiklara, tanimadiklara?<br /><br />Nerden gelir senin adaletin, yargilarin? Nedir senin hayata bakisin? Senin ahlakinin cizgileri var midir? Neler olusturur senin ulkenin sinirlarini? Kimlere giris serbesttir? Kimler disarida bekler durur? Kimler yasaklidir?<br /><br />Sen kimlere yasaklisin? Neden?<br /><br />Sen kimleri seversin? Kimler seni sever?<br /><br />Kimlerin üzerinde izin, emegin var? Kimlerin senin uzerinde izleri, emegi var? <br /><br />Hangisi huzur vermis kalbine ogrendiklerinin, hangisi buyutmus nefretini, kinini? Tabii bir de, nasil ogrenirsin sen? Nasil ogretirsin ogretmek istersen?<br /><br />Ogretin var mi senin? Kimdir ilk ogretmenlerin?<br /><br />Ask nedir senin icin? Sevdan nedir? Bir insana duyulan midir Ask yoksa daha genis midir?<br /><br />Kime asik olabilirsin sen? Kimi istersin bir omur yaninda yada istermisin birini gercekten?<br /><br />Kimi cekmek istersen yanina bir sevgili olarak? Kimleri gorur gozun, kimleri farkedersin ve neden? Ne kadar vaktin, enerjin var bir sevgiliye ayiracak gunu ve yeri geldiginde? Ona neler verebilirsin, ondan neler beklersin?<br /><br />Yalniz misin sen? Seviyor musun yalnizligi eger oyleysen?<br /><br />Guclu musun? Inatci misin? Anlat nasilsin? Bir mucadelenin bir savasin icine dalabilir misin gozlerin kapali?<br /><br />Sen neden bilimi sectin meslek olarak? Hangi meslegi en iyi yaparsin? Peki ne yapacaksin geri kalaninda hayatinin?<br /><br />Bir tepsi var onumuzde sanki, gumus bir tepsi, once kenarlardan golgelerde kalmislarindan baslamali parlatmaya....O tepsi paril paril olmali, gun isigina cikana dek....<br /><br />30una kadar sure veriyorum kendime... aklima gelen her soruyu yazip da her soruyu cevaplamak icin 30uma kadar sure veriyorum...<br /><br />Yorulma luksum yok artik benim...<br /><br />Vazgecmekten de yillar once vazgectim.P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-71023249562077227662010-07-19T10:51:00.005+02:002010-07-19T12:03:42.791+02:00Anka Kusu'nun dogumgunuYıllar geçti;<br />Vitrin değişti.<br /><br />Çocukluk geçti.<br />Gençlik geçiyor.<br />Ak saçlarımı<br />Ayrı bir sever oldum.<br /><br />Yıllar geçti;<br />Hissim değişti.<br /><br />Eskiden inanamıyordum;<br />Şimdi<br />Anlamlı gelmiyor<br />Eskisi kadar;<br />Ve ikisi arasında<br />Kocaman bir anlam farkı var.<br /><br />Yıllar geçti;<br />Tadım değişti.<br /><br />Ne çocuk<br />Ne de büyük...<br />En huzurlu<br />Arada sıkışma faslı.<br />En tatlı yıllarmış<br />Otuzuna göz kırpanlar.<br /><br />Yıllar geçti;<br />Derdim değişti.<br /><br />Saklambaçlar,<br />Kovalamacalar...<br />Hepsinin zamanı vardı.<br />Şimdim ise<br />Gönlümün huzru,<br />Fikrimin saltanatı.<br /><br /><br />Yıllar geçti;<br />Ben değiştim.<br /><br />Ve bu güya<br />Beklendik bir şeydi.<br />Ama kimse bana<br />Neyin beklendiğini<br />Söylememişti.<br /><br />Yıllar geçti.<br />Bir kez daha belgelenecek şimdi<br />Ne kadar geçtiği.<br /><br />Ve tüm bu curcunanın,<br />Tüm bu kutlamaların,<br />Gösterilerin, gösterişlerin<br />En vurucu yeri<br />Ne Aşk'a Selam korteji,<br />Ne de Anka Kuşu'nun<br />Canlanışı yeniden...<br /><br />Yıllar geçti.<br />Sadece<br />Geçti.P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-19356899451442828532010-07-18T14:59:00.004+02:002010-07-18T22:44:32.119+02:00Sonsuzca<p>Yalın ve basittir</p><p>Hayat sanıldığından.</p><p>Akıldır yıllanan,</p><p>Söz kaçarken.</p><p>Ve kalp</p><p>Sonsuz yalnızlığına alışırken.</p><p>Oysa sevgidir</p><p>Sonsuzca</p><p>Tek hüküm süren.</p>P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-62935424908325665662010-07-06T14:06:00.000+02:002010-07-06T14:07:15.372+02:00Kapa Gozleriniİnsan bir cevabı olmadığı zamanlarda kendini bilerek aptallaştırabiliyor.<br /><br />Bir nevi savunma mekanizması: "Evet, önümde bir cevap olması gereken yerde birşey göremiyorum, ama orada olmalı. Görmeye çalışmam ve çalışmam gerek ama bunun yerine gozlerimi ellerimle kapatmayı seçebilirim. Dolayısıyla, orada olup olmaması, görüp görememem farketmez."<br /><br />İlk başta çok saçma gelebilir, insanın kendini körleştirmesine karşı bağırıp çağırmaya başlayabilir, işi en uç ideolojilere dökebilirsiniz. Ama sakin olun gerek yok. Evet, bu göz bandı, bu aptallaşma, çok mantıklı. Evet, yeri geldiğinde çok gerekli. Evet, bazen keşke daha azını farketsem, daha azını sorsam diyorsunuz.<br /><br />Ama bilinçli aptallaşmanın yan etkileri var. Mesela nerede frene basacağınızı tutturamayabiliyorsunuz.Sizin sadece bilmeye tepki koyduğunuzu sandığınız yer geçilmiş.Bilmeme eylemine o kadar çok gömülmüşsünüz ki, siz yumuşacık bilmemenin içinde kendinizi güya aptallaştırırken, dışarıda herşey son hızı ile akıp gitmiş.<br /><br />Bilmenizi gerektirecek birşey kalmamış ama renkler de solmuş.<br /><br />Çok gitmişsiniz.<br /><br />Burada durup bir kendilik hesabı yapmak gerekiyor sanki. Bunu hala önemsiyor muyum? Garip, acaip, tuhaf sıfatlarına alışkanlığım bağımlılık oldu mu? Etrafıma kıyasla sıradan ve özelliksiz olduğum zaman ürperecek miyim, pişman olacak mıyım?<br /><br />Ve sorulardan kaçış daha büyük soruları kucağınıza bırakıveriyor böylece.<br /><br />Yanıtları yok.<br /><br />Cevap sunağı gene boş.<br /><br />Ve aptallaştırma arayışı geriye doğru son sürat kaçışla son buluyor. Yalnızlığınıza koştuğunuzu bilseniz de...P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-59428397854637337912010-04-30T16:02:00.001+02:002010-04-30T16:03:22.644+02:00Bilmemenin dayanılmaz hafifliğiGözlerim ağrıyor, beynim yanıyor.<br />Ve ben susuyorum.<br />Çünkü anlatamıyorum.<br /><br />Hala ne olduğunu anlayamadığım, çözemediğim bir şey bu. Ne zaman başladı, ne zamandır benimle bilmiyorum. Sanki bir anda gelip yerleşen davetsiz bir misafir gibi. Gitmiyor.<br /><br />Ben iyi miyim? İyiyim herhalde. İyinin yanına bir kötü tanımlamak gerekir ya, gazetelerden bir kötü örneği seçiyorum her gün. Her gün gazeteler kötüleşiyor. Ben de daha ve daha iyi oluyorum. Bir nevi şükür gibi sanırım.<br /><br />Ama o her neyse gitmiyor. Kafamın bir köşesinde. Sanki üzerimden hiç ayrılmayan bir çift göz gibi.<br /><br />Huzursuz değilim. Aksine bana ilginç bir huzur getirdi. Hissizlik, umursamazlık ile farkındalık,sakinlik arasında ince bir çizgi vardır ya, ikisinin de en üst noktaları birbirine kaynakla birleştirilmiş gibidir. Tam o birleşim noktası hani, bir gariptir, bir sıcaklığı vardır o kaynamadan dolayı. Tam soğumadığı için adımınla şekillenir, sınırın neresinde olduğunu anlayamazsın. Çok da güzeldir, çünkü adımın yumuşaktır, yormaz, kayarsın düşüncelerinde bir oraya bir buraya... ama çok sessiz. Hiç efor sarfetmene gerek kalmadan, sanki kendi hayatını dev ekranda izliyorsun gibidir. Öyle bir garip huzur var içimde.<br /><br />Ne okusam ne görsem kendime yoruyorum. Ama yormadan, yorulmadan.<br /><br />Hep demişimdir, tüm hisler, tüm düşünceler, zaman, evren, herşey... Çizgisel değildir. Dairesel de değildir. Döngüleri arasında çok ama çok küçük mesafeler olan, neredeyse bir çember gibi görünen spirallere benzer. Geçtiğin noktalar hiçbir zaman birbirinin aynı değildir evet,ne hisler ne de zaman. Ama bir uç da yoktur.Hüzünle mutluluk, korkuyla güven, coşkuyla sakinlik... zıtlık yoktur, baş son yoktur. Ama geçtiğin noktalar da aynı değildir. Bir hissin bir diğerine ne kadar benzese de özgündür. Yani herşey ama herşey içiçe geçmiş spiraller gibidir. İşte şimdi o spirallerin sanki hepsinin kesiştiği bir yerdeyim. O kadar ilginç şu halim.<br /><br />Herşey var ama hiçbir şey yok. Ve bunu o kadar iyi anlıyorum ki şimdi.<br /><br />Deliler gibi paylaşmak istiyorum, her anımı... Sanki herşeyi herşeyi kaydetmeliyim, paylaşmalıyım gibi... Aslında biliyorum, olmayacak bu, kayıp gidiyor ve gidecek. Ama yeni ve daha önce hiç karşılaşılmamış bir şeye bir çocuğun duyduğu merak vardır ya. Hani herkese göstermek iste, herkesle paylaşmak ister, ama yine de kimseye dokundurtmaz, öylesine sahiplenir. Tam bu haldeyim işte. Ne olduğunu bilmediğim bu hali öylesine sahiplendim ve paylaşmak için deliriyorum ama... ama olmuyor. Ne sahiplendiğim bende kalıyor, ne de paylaşabiliyorum.<br /><br />Bu noktada devinim başlıyor durduğum nokta etrafında. Duygu selleri, bir oraya bir buraya... Düşüncelerin izi yok. En dengeli nokta şu an üzerinde durduğum belki ama etrafında kaosun da en yoğun hissedildiği yer bu yüzden. Herşey, en ufak bir devinim bile geri ona döndürüyor. Sonucu belli her hareketimin. Ama durduğum yerde de duramıyorum, belki de bu güven beni durmadan düşündüren...<br /><br />Yani bilmiyorum. Bilmemenin bu kadar konforlusunu da görmedim daha önce. Bilmemeyi bu kadar sevmedim hiç.<br /><br />Bilmemeyi ve bilmeyi de çok dert etmemeyi kendime yordum. Kendime özedim. İsmime uydum.<br /><br />Ve bilmemek üzerine bu kadar yazmak da ne kadar rahatlatıyor, bilemezsiniz!P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-21921177201717846332010-04-27T04:54:00.007+02:002010-10-21T03:06:11.761+02:00Bir<p><em><span style="font-size:85%;">2005 arsivinden...</span></em></p><p><em><span style="font-size:85%;"><br /></span></em></p><p>Gözlerinde tüm cevaplar.<br /></p><p>Gözbebeklerinden aktım kalbime doğru.<br /></p><p>Bir kalpte tek attık bembeyaz.<br /></p><p>Bir bedende can bulduk bembeyaz.<br /></p><p>Ab-ı hayat fışkırdı durmadan</p><p>Gözlerimizden ışık olup.</p><p><br /></p><p>Kükresem gökyüzü dağılır rengarenk olurdu.</p><p>Kükresem birleşir bembeyaz olur şimdi.<br /></p><p>Bütün kendi rengini buldu Aşk'ta.<br /></p><p>Sen mi ben mi, yok ki başkası Bir'den.<br /></p><p>Ben mi sen mi, ne farkeder.<br /></p><p><br /></p><p>Bir ney taksimi çalıyor şimdi<br /></p><p>Gökyüzü, rüzgar olup<br /></p><p>Birleşen parmakların arasından.</p><p>Bir raks edişi var ki tenin gönle doğru,<br /></p><p>Ab-ı hayat fışkırdı durmayıp damarlarımızdan,</p><p>Hayatı başlattık yeniden ve yeniden.<br /></p><p><br /></p><p>Dokunsa bakışların yakardı aklımı,</p><p>Dokununca tenin benliğimi yakıyor şimdi.<br /></p><p>Bütün kendi tadını buldu Meşk'te.</p><p>Sen mi ben mi, yok ki başkası Bir'den.<br /></p><p>Ben mi sen mi, ne farkeder.<br /></p><p><br /></p><p>Çaresiz şimdi<br /></p><p>Bütün duyular ve duygular,<br /></p><p>Bütün bilmeler ve unutmalar...<br /></p><p>Caresiz şimdi telaslarim.<br /></p><p><br /></p><p>Gerçek kalpten zihne akmakta iken,<br /></p><p>Tek bir bedende yeniden can,<br /></p><p>Sen ben iken ben sen olup<br /></p><p>Ben seni bilirim.<br /></p><p>Gün gelince, zaman bitince...<br /></p><p>Bilirim.</p>P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-53830054803496979192010-04-19T01:58:00.002+02:002010-04-19T02:08:39.786+02:00Göttingen'e de bahar geldi<p>Paris'i anlatmayı sürekli geciktirdiğimin farkındayım ama güzel bir yazı hazırlamak istiyorum ve şu son zamanda vakit ayıramıyorum.</p><p>Onun yerine, şu sıralar Göttingen için çok önemli bir olayın, Güneş'in tadını çıkarmaya çalışıyorum. İzlanda'daki yanardağ aktivitesinin buralara sürüklediği kül bulutuna rağmen dün ve bugün her yer günlük güneşlikti. Ağaçlar birden çiçek açtı, kampüs muhteşem görünüyor. </p><p>Tabii enterasan böcekler de ortaya çıkmaya başladı. Benim buraya geldiğimden beri korkulu rüyam haline gelen devasa arılar da dahil bunlara...</p><p>Ama onlarla baş etmenin, daha doğrusu korkumu alt etmenin bir yolunu buldum : Onları ünlü yapıyorum!! Nasıl mı? Böyle ... </p><p><br /></p><br /><object width="350" height="366"><embed src="http://backend.deviantart.com/embed/view.swf" type="application/x-shockwave-flash" width="350" flashvars="id=161194143&width=1337" height="366" allowscriptaccess="always"></embed></object><br /><br /><br /><object width="350" height="397"><embed src="http://backend.deviantart.com/embed/view.swf" type="application/x-shockwave-flash" width="350" flashvars="id=161196351&width=1337" height="397" allowscriptaccess="always"></embed></object><br /><br /><p>Yeni fotomodellerim, hoş geldiniz! <p><br /></p>P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-54184353977459719732010-04-18T01:34:00.003+02:002010-10-21T03:13:08.363+02:00Gerisin Geri<p>Olmuyor, belki de olmamış hiç aslında.</p><p>Aktı sandığım tüm o sular</p><p>Birikmiş derin bir kuyuda. </p><p>Denize çıktı sandıklarım meğer<br /></p><p>Hep bana akmış gerisin geri.<br /></p><p><br /></p><p>Kendimi buldum derken öylesine dağılmışım.</p><p>Ne kadar çok yanılmışım.</p><p>Acıtmaz sandığım şarkılar</p><p>Pençelerini mi bilemişler</p><p>Ve beklemişler sessiz sessiz.</p><p><br /></p><p>Çoktan gitti sandığımmış benliğime kazınan.</p><p>Uykusuz gözlerimden, yastığımın kıvrımlarından,</p><p>Aşk bana asıl oyununu oynamış</p><p>Ve içeri süzülmüş</p><p>Usulca, sinsi sinsi.<br /></p><p><br /></p><p>Tek bir umut bırakmış geriye</p><p>Tek bir acı hayalin tadını dilimde.</p><p>O, boşluk değilmiş göğüs kafesimde.</p><p>Benim aslında bir kalbim varmış.</p><p>Ve içindeki aşk başka yer bırakmamış.</p>P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-86618670620586356892010-04-12T13:47:00.007+02:002010-04-13T02:21:20.143+02:00Spontan Insanlar Kulubu Iftiharla SunarIki hafta once cuma, bir arkadasimin dogumgununu kutlamak icin gittigimde ertesi gun sabah 8 gibi bulusup Almanya'nin kuzeyine dogru yola cikma fikriyle mekandan ayrilmistim. Bu ilk kez olmuyordu, ayni kadroyla benzer bir sekilde 31 Aralik 2009da Bremen'e gitmistim.Yani bir gece oncesinden daha dogrusu bir kac saat oncesinden Almanya"nin bir sehrine gitmeye karar vermem ve dogru duzgun uyumadan cantami sirtlanip (eyalet icindeki trenlerde ucretsiz gezmemizi saglayan Semesterticket sagolsun) trene atladigim cok olmustur. Hatta grupca ilk spontanlik girisimim de herhalde gecenin 2sinde benim eski evimde yapilan bir anlasma sonucu oldu: Nevi sahsina munhasirlikta rekorlar kirmis iki kisi, Buket ve Onder'le ilk trenle Hamburg'a gitmek, uyumadan gezip dolasip, orada bir diger ikili Mine ve Emre'yle bulusup gece en gec trenle donmek (Eski spontanlar kulubunun temel tasiydi Buket, simdi kulubun Istanbul subesinin basinda.).<br /><br />Buradaki ilk senemde bu ucretsiz tren olayindan faydalanmak icin, ve biraz da buranin konforlu trenlerinde ne hikmetse baya iyi calisabildigim icin kendi kendime de kafama estikce cantami toparlayip bi yerlere gunu birlik gidip donuyordum.<br /><br />Bu haftasonu yasadigim ise tum diger spontan gezilerimi golgede birakti. Cunku bir gun icerisinde gitmeye karar verip, valiz hazirlayip, kac gun , nerede kalacagimdan, nasil bir programla nereleri gorecegimden habersiz bir sekilde Almanya disina cikmam ilk kez gerceklesti. Tabii bunun icin oncelikle tum hazirliklari, planlari, rezervasyonlari kendisi icin hali hazirda yapmis olan ama gidemeyecegi icin bana ve (Lubeck ve Bremen gezilerinde de benimle olan bir baska spontan kisilik) Sibel'e devreden Cansuya tesekkuru bir borc bilirim =).<br /><br />Sibel'le Paris turumuzu, iki gunde kesfettiklerimizi, fotograflarla buradan paylasacagim ama zamana ihtiyacim var. Persembe gunu saat (oglen) 2de birlikte gitmeye karar verip, 21:00da otobusun bizi alacagi yerde hazir bekliyorduk Sibel'le. Cok ama cok yorulduk. Ama Paris'i gormus olduk, boyle bir firsat kacmamaliydi gercekten.<br /><br />Paris izlenimlerimi buraya aktarmadan once bir iki gun rica ediyorum, affiniza siginiyorum.<br /><br />Sevgi ve Isikla KalinP88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1225800139225532226.post-38825819907606122362010-04-07T04:40:00.006+02:002010-04-07T06:16:23.828+02:00Kuzey Almanya'nın En Güzel Liman Kenti<p>Gecenin 4'ünde, evin içinin beyaz ve mavi ışıklarla gündüz gibi aydınlanmasının akabinde dışarıdan telsiz sesleri apartman içinden de kalabalık sesleri gelmeye başlayınca, her Türk gibi meraklılığımı konuşturdum, kapıyı açtım ve içeriyi güzel bir gaz kokusu doldurdu.</p><p>Neyse ki ciddi birşey yoktu yada vardıysa da itfaiye ve ambulans halletti. Ama ben o panik halinde aniden çıkmam gerekirse diye bir çanta bile hazırladım. Neyse ki gerek kalmadı. E durum böyle olunca, dedim en azından şu itfaiyecilerin bir fotosunu çekeyim balkonumdan... Flaşsız çekmeliyim ki farketmesinler di mi? Evet. Ama ben yanlışlıkla son anda flaşı adamlara altıncı kattan patlattım akabinde de ışık hızıyla içeri kaçtım ve ışıklarımı kapattım. Sanki anlaşılmadı... Bi de fotograf birşeye benzeseydi bari. </p><p>Şu an itibariyle ortalık sakinleşti. Ben de uyuyamayacağıma göre Lübeck gezisinden bahsedeyim dedim.</p><p>Bu cumadan pazartesiye kadar Paskalya tatiliydi. Birkaç arkadaşımın peşine takılıp Lübeck'e gittim. Fotoğraf çekmek için ortam ve şans arıyordum, bahane oldu. Lübeck çok güzel, hani büyülü denebilir neredeyse. Eskinin tüccar kenti döneminin tüm zenginliğini binalarında heykellerinde gösteriyor. Bu konularda çok konuşmayıp resimlere bırakacağım sözü.<br /></p><p>Lübeck, Almanya'nın Kuzey Denizi kıyısındaki en büyük limanı. Hamburg'a bağlı ama Hamburg'un merkezi limanından daha büyük olmasına rağmen şehrin kendisi çok daha küçük. Yine de küçük göreceli tabi: Eğer 220000 nüfuslu bir kente küçük dersem ben bildiğiniz kasabada yaşıyorum. Üstelik içinden nehir de geçmiyor.<br /></p><p>Bu şehri gezerken sürekli "Ben burada yaşamak istiyorum" diye sayıkladım durdum. Suyun varlığı bir şehri çok güzelleştiriyor gerçekten...</p><p>Resimlerin çoğunun üstüne tıkladığınızda orjinal hallerini görebilirsiniz. Bazıları da sizi bu fotoğrafların ve daha pek çoğunun bulunduğu (deviantArt) sayfama yönlendirecek. Blog formatından dolayı bazı fotoğraflar uzamış, sıkışmış gibi görünebilir, o yüzden üzerlerine tıklamınızı tavsiye ediyorum.<br /></p><div style="text-align: center;"><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://drakiross.deviantart.com/art/Luebecker-Dom-159503125"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 527px; height: 440px;" src="http://fc06.deviantart.net/fs70/i/2010/094/8/2/Luebecker_Dom_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a> Lübeck Katedrali'nin dış görünüşü<br /><br /></div><div style="text-align: center;"><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://drakiross.deviantart.com/art/Jesus-on-the-Cross-159503837"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 475px; height: 447px;" src="http://fc08.deviantart.net/fs70/i/2010/094/0/e/Jesus_on_the_Cross_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a>Katedralin içinden bir görünüm<br /><br /><br /></div><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://drakiross.deviantart.com/art/Tiles-to-the-Sky-159512249"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 568px; height: 432px;" src="http://fc09.deviantart.net/fs70/i/2010/094/3/3/Tiles_to_the_Sky_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://drakiross.deviantart.com/art/Modern-Meets-the-History-159511190"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 300px; height: 412px;" src="http://th07.deviantart.net/fs70/300W/i/2010/094/1/3/Modern_Meets_the_History_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a><br /><div style="text-align: center;"><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://drakiross.deviantart.com/art/City-of-churches-159508190"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 300px; height: 409px;" src="http://th09.deviantart.net/fs71/300W/i/2010/094/5/d/City_of_churches_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a>Şehirdeki pek çok kiliseden biri daha.<br /><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://drakiross.deviantart.com/art/Old-Bazaar-159507846"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 300px; height: 459px;" src="http://th06.deviantart.net/fs70/300W/i/2010/094/3/4/Old_Bazaar_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a>Eski şehir merkezinde, eski belediye binasının yanındaki çarşının içerinden görünüşü.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://drakiross.deviantart.com/art/The-Florist-159504587"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 300px; height: 459px;" src="http://th08.deviantart.net/fs70/300W/i/2010/094/2/5/The_Florist_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a>Hanın içindeki bir çiçekçi.<br /></div><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://drakiross.deviantart.com/art/Timeless-n-Spaceless-159526829"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 372px; height: 489px;" src="http://fc00.deviantart.net/fs71/i/2010/094/a/4/Timeless__n_Spaceless_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a><br /><div style="text-align: center;"><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://fc03.deviantart.net/fs70/i/2010/094/1/b/Over_the_Trave_by_drakiross.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 572px; height: 401px;" src="http://fc03.deviantart.net/fs70/i/2010/094/1/b/Over_the_Trave_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a>Eski şehrin etrafını saran Trave nehri.<br /><br /></div><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://fc05.deviantart.net/fs70/i/2010/094/e/9/Feeling_the_past_by_drakiross.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 427px; height: 666px;" src="http://fc05.deviantart.net/fs70/i/2010/094/e/9/Feeling_the_past_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://fc08.deviantart.net/fs70/i/2010/094/b/f/By_the_Obertrave_by_drakiross.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 558px; height: 421px;" src="http://fc08.deviantart.net/fs70/i/2010/094/b/f/By_the_Obertrave_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://fc09.deviantart.net/fs70/i/2010/094/8/3/Luebecker_Dom_over_the_Trave_by_drakiross.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 545px; height: 432px;" src="http://fc09.deviantart.net/fs70/i/2010/094/8/3/Luebecker_Dom_over_the_Trave_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a><br /><div style="text-align: center;"><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://fc08.deviantart.net/fs70/i/2010/094/b/7/Holstentor_by_drakiross.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 551px; height: 457px;" src="http://fc08.deviantart.net/fs70/i/2010/094/b/7/Holstentor_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a>Holstentor. Lübeck denince akla gelen ilk yapı. Almanya'da gördüğüm en güzel bina olduğunu söyleyebilirim. Anladığım kadarıyla eski zamanlarda şehrin giriş kapılarından biriymiş.<br /><br /></div><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://fc06.deviantart.net/fs70/i/2010/094/d/c/Waiting_For_Us_by_drakiross.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 393px; height: 615px;" src="http://fc06.deviantart.net/fs70/i/2010/094/d/c/Waiting_For_Us_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://fc08.deviantart.net/fs70/i/2010/094/d/4/Streetwise_by_drakiross.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 282px; height: 490px;" src="http://fc08.deviantart.net/fs70/i/2010/094/d/4/Streetwise_by_drakiross.jpg" alt="" border="0" /></a>P88.O8.Z3http://www.blogger.com/profile/05603791159437713018noreply@blogger.com0