Sayfalar

Perşembe, Mart 04, 2010

Bugun farkettiklerim...

Ofisten yazdigim icin eksik turkce ile yaziyorum. Ey merakli okuyucu, anla beni!
  • Dun yada onceki gun, bir dosta da sordum... "Insanin ici kalinlastikca sesi de kalinlasir mi?" Yani insanin kendine ordugu kabuk kalinlastikca sesi de kalinlasir mi? Bilmiyorum dedi o dost. Bunu cevap sayamadim, cunku ben de bilmiyordum ve ustelik bilmedigimi biliyordum, yeni bisii getirmedi, benim de cevap sayasim gelmedi. O yuzden ona da baska birsey diyene kadar soracagim, size de soruyorum, dusunun.
  • Yuruyen kaza gibiyim. Evet. Yururken basimi neredeyse kaldirima yada asfalta sokup kafamda milyon tane dusunce ile yurudugum icin etraftaki bisikletli, arabali ve yaya icin tehlike olusturuyorum.
  • Burada tanimadigin insanlar yolda senin gozunun icine bakiyor hatta bazen "Hallo" diyiyorlar. Samimi gelmiyor bana, sinir oluyorum. Ben de "hallo" diyorum ama. Ben de samimi degilim. Ama mesela kopeklerle oyle degil. Kopekler gozumun icine bakinca ben hallo diyorum. Sanirsam onlar da diyor. Hav diyorlar bazen. Insanlarla konusmaktansa, kendileri kafelerde sinemalarda keyif yaparken disari baglayiverdikleri kopekcikleriyle sohbet etmeyi daha mantikli buluyorum. Evet.
  • Bebeklere agucuk bugucuk ve binbir degisik komik surat yapamayanlardanim. Daha da fecisi bebeklere bazen yetiskin muamelesi yapiyorum. "Naber ufaklik nasilsin?" diye sorup en iyi ihtimalle "Agu! " diye cevap aldigim cok olmustur. Bence bebeklere de normal davranmak gerek. Saklabanligin da zamani var. Ben o agucuk bugucuk olayini ilginc bi sekilde buyukleri severken yapiyorum. Onlarin icindeki bebegi uyandirmak icin midir acaba? Enterasan. Buna da bir aciklama bulamadim ben.
  • Kopek severken de o saklabanliklari yapamiyorum, kopekleri bile yetiskin insan gibi seviyorum. Urkunc diyorlar boyle seylere.
  • Yazilarimi kahve cesitleriyle iliskilendirebilecegimi farkettim. Bol sutlusunden duble espressosuna kadar - turk kahvesini de unutmadan tabi - cesitlendirebiliyorum. Arada bozuk kahveler bile cikiyor sanirsam...
  • Bu durumda bu yazi filtre kahve oluyor. Tchibo kahvesi gibim.
  • Internet bagimliligimdan azar azar kurtulabilmek icin gazete almaya basladim. Zevki bi ayri oluyomus. Hele o cengel bulmacalar. Insanin ne kadar az sey bildigini farketmesi de guzel.
  • Burada bir kavsak var, ofise gelirken hep ordan geciyorum sabahlari. Ne zaman gecsem, saat kac olursa olsun, bir anda gunes siritip birkac isinini gozume sokuveriyor. Ve bu da genellikle benim beyin hucrelerimin kiprasmasi ve enterasan fikirlerin icat oluvermesiyle sonuclaniyor. O yuzden oraya nirvana kavsagi diyorum. Evet. Bugun farkettim ki yurumeme de gerek yok, otobusle gecerken de ayni seyi yapti sakaci gunes... Bisikletle gecerken yaparsa dusebilirim. Farkinda herhalde, yapmiyor. Gunesi seviyorum.
  • Alacakaranligin ilk filmini izledikten sonra burda da vampirler gayet de yasayabilir o zaman demistim. Hava durumu cok uygun. Gecenlerde tekrar dusundum. Hava cok kararsiz. Gri gokyuzune kanip yerlestilerse de cok gecmeden ya kacmislardir ya da aciga cikmislardir (Filmdeki parlayan yumusatilmis vampir figurunu dusunerek soyluyorum. Diger tum anlatilara gore, yanip yokolmuslardir demek daha dogru. ) Ikinci filmi seyretmedim, seyretmicem, on yillar sonra belki.
  • Birsey cok populer olunca seyredemiyorum yada okuyamiyorum. Neden boyle oldugu hakkinda hicbir fikrim yok. Birseyden herkes soz edince hevesim mi kalmiyor ne? su Olasilik isimli kitapta da aynisi oldu. Sonra Ezel'de de...bunlara unutulduklarinda bakabilirim anca sanirim.
  • Robert Pattinson yakisikli yada seksi degil. Anlamiyorum bu kadinlari ve ona benzemeye calisan erkekleri. Sac icin erkeklerin cok kasmasina gerek yok,yataktan cikmis sac halinizi biraz daha karistirin oldu bitti. Nedir yani, kadinlar neden "Seni umursamiyorum, ama ayni zamanda da cok sevimliyim" tarzi bakislar etrafa atan ve bildigin numaraci erkekleri begenirler surekli? Bu durumda ben kadin degil miyim? Buyrun bakalim, bunun da cevabi yok. Nerden aklima geldi derseniz, alman gencliginin eril kismi ve sac stilleri her gun gozume sokuyor Pattinsonizmi.
  • Tabi bi de kendisi dun The Daily Show'daydi... yada onceki gun.. her neyse, Jon Stewart'in karizmasi yaninda kendisi ufacik kaldi diye dusunuyorum. Jon Stewart'a ayri bi bayiliyorum. Bazen tek gozunu kirpiyor onu bile begenmekteyim.
  • Dun gece disko krali ve medya kralini ustuste izleyip yattim, gece ruyamda okanla konusuyordum. Enfesti. Tavsiye ederim, okanin ruya acici bi etkisi var.
  • Kan vermek hizli dusunmeme neden oluyor, hani dise dokunur seyler de degil, hep bu yazidaki tarz dusunceler. Saat daha yeni 10 oldu ve ben milyonlarca sey dusundum sanirim. Fazla kanim var da kan verince rahatliyor muyum nedir? Nasil aciklanir bu?
  • Bir de sunu farkettim: Gottingenle ilginc bir alisveris icindeyim. Gectigimiz yillar boyunca kendisine onemli miktarda beyin hucresi ve sanirim epeyce de tiroid bezi hucresi, sac koku hucresi filan bagisladim. Onun bana verdigi de ici yazilmamis dusunce balonlari oldu. Yuvarlanip gidiyoruz.
  • Kankam bana iki ilginc hediye gondermisti Istanbul'dan... Biri bir yastik spreyi..bi de sifirografya... paketi acinca o yari huzunlu yari "ah sen yok musun" diyen gulusumu koyvermistim. Yastik spreyi efendim, benim gibi gece yatarken yastigina parfum sikan takintili yaratiklar icin icat edilmis birsey sanirim. Cok guzel kokuyor. Yastigim guzel kokunca hemencecik uyuyorum ve kabus gormuyorum. Koku duyum biraz fazla geliskin sanirsam. Sifirografya da... kitap dicem ama... bisiy... bisiy diyim... cozemedim ben... Sabah ac karnina kanimin alinmasini beklerken yarisini okudum... sinir uclarim birbirine dolandi... Beklenen etki de zaten bu sanirim...
  • Goturun Usulu Cilingir Sofralari isimli bir yemek kitabi dusunmekteyim.
  • 8-18 masa basi isleri bana gore degil diyerek bilime yonelmis birisi olarak sonunda aynen o sekilde surekli masa basinda, bilgisayar basinda duran bi insancik haline gelmis olmam ne yaman celiskidir.
Bu kadar... simdilik...

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails