Sayfalar

Pazar, Haziran 01, 2008

13.saat


Buraya ilk kez geliyordu. Sokaklar kalabalık ve gürültülüydü. Parlak renkli barlardan sokağa taşan müzikler birbirine karışıyordu. Geniş caddedeki gürültülü kalabalığın içinde, yüzlerde her çeşit duyguyu görmek mümkündü.

Kalabalığın arasında yavaş yavaş ilerlerken yüzleri izliyor, bu gece nasıl bir şey yaratması gerektiğini düşünüyordu. O insanların arasında gezinirken insanlar onu farketmiyor, yanından geçtikleri sadece hafifçe ürperiyordu.

23:58.

Yürümekten vazgeçti. Solundaki parka daldı ve caddeyi gören bir banka oturdu. Tam karşısındaki eski taş binanın saat kulesine dikti eflatun gözlerini.

23:59.

00:00.

Saat kulesinin çanı çalarken cebinden bir kum saati çıkardı ve çan 12.kez çalarken yavaşça ters çevirdi.

Çan bir kez daha çaldı.

Ve tüm hareket durdu.

Yavaş yavaş tüm renkler ve tüm şekiller erirken ayağa kalktı.

Şekillerin içinde saklanan bembeyaz boşluk ortaya çıktı.

Beyaz sınırsız boşluğa daldı. İçinde yürümeye başladı.

O yürürken boşluk renklendi, şekillendi.

Yaratmak için sadece 1 saati vardı.

Her gün bir saat insanların ayak bastığı yerleri yeniden düzenlemek için. İnsanların unuttuğu beyaz özü yeniden yüklemek için.

Yaşamı yeniden yüklemek için 1 saat...

Son kum zerreleri dökülürken beyaz boşluk çoktan maddenin içini doldurmuştu.

Durup etrafına baktı. Kum saatini cebine koydu.

Hareket yeniden başladığında insanlar garip bir tazelik hissi ile doldular.

Yüzlere tekrar baktı, gülümsedi ve yürümeye devam etti.

(İlham kaynağım Deviantart'ta gezinirken gördüğüm yandaki resim. Daha fazlası da burada)

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails