Sayfalar

Pazartesi, Ocak 25, 2010

Modern ve korkak

- Yoldan gecen digerlerine nasil bir etkisi oluyor bilmiyorum ama bu amcanin caldigi aletten cikan ezgiler (ismini hala ogrenemedim, Avustralya yerlilerin kullandigi bir calgi) ne zaman duysam bana "Dur ve kendine gel" diyor, "cok hizli yuruyoruz ve ruhumuz geride kaliyor". -

Modernlesmek ugruna insanligin vazgectigi seyleri dusununce eski caglardan birinde, degerleri ugruna savasan bir kadin olmayi su anda bulundugum yerde olmaya tercih ediyorum.

Neden bilmiyorum, artik herseyin suyunun ciktigi hissinden kurtulamiyorum. Teknolojinin, kultur anlayisinin, iliski anlayisinin...

Ozgurlesmeyi duslerken ilk ozgurlesmemiz gereken sey bu modern denilen yasam tarzi galiba. Gidebilecegimiz cok bir yer kalmadi artik... Tukettik ve tukendik.

Biraz durup nefes almamiz, biraz durup gercekten neyin onemli oldugunu gormemiz gerekiyor galiba...

Ne mi onemli olan? Ask... Varolmasi gereken, bizi insan yapan tek sey Ask... Bir sevgiliye duyulan Ask degil sadece... Varolmaya ve varolana duyulan Ask... Hayatin kendisine duyulan Ask...

Ve Ask ne aceleye geliyor, ne de baskiya. Zamanimiz olmadigindan degil de daha cok cesaretimiz olmadigindan sanirim Ask'a yuz ceviriyoruz. Yok, acindirma degil yada karamsarlik edebiyati degil. Bizi cepecevre saran gercek ne yazik ki bu. Biraz durup dinlensek hayatimizin her kosesinde cicekler actirabilecekken kosmaya devam ediyoruz.

Iki kisinin Ask'ini iki bedenin iliskisine indirgiyoruz, bunu daha onemli daha elzem bir ihtiyac olarak goruyoruz. Arkadasligin Ask'ini sirtimizi dayadigimiz duvarlara indirgiyoruz. Doganin Ask'ini zaten ilk once olduruyoruz, basimizi asfalttan kaldirip da ruzgarda titreyen yapraklarin zerafetine bakmayi aklimizdan bile gecirmiyoruz. Insanliga duyulacak Ask'i hirslarla boguyoruz. Ozgurlesemiyoruz, fikrimizdeki Ask'i savunmuyoruz, savunana duvarlar oruyoruz.

Ve en sacma ve acinasi olan, bunlarin farkina varsak bile hep baskalarini sucluyoruz. Hissetmeye bir saniye ayirmaya cesaret edemedigimiz icin hep baskalarini, hep baska seyleri sucluyoruz.

Oysa sadece ve sadece biziz durmaya cesareti olmayan. Modern olmayi asik olmaya tercih eden biziz, kendimiziz.

Bizim Ask'a cesaretimiz yok.

***********************

Son zamanlarda -biraz da icimde buyuyen isyanin vakitsiz patlamasini engellemek icin herhalde- birseyler ciziktirmeye ve camurdan heykelcikler yapmaya verdim kendimi. Ozellikle hamura sekil verirken insan farketmeden kendi ruhuna da sekil veriyor galiba. Sessizlikte yada eskilerden bir sesin, mesela Frank Sinatra'nin esliginde, beyninizin icindekileri uc boyutlu hale getirirken sadece resimleri degil dusunceleri de canlandiriyorsunuz aslinda. Dusunceler boyut kazaniyor, elle tutulur hale geliyor. Dusuncelerinizin ana hatlarini degil ince kivrimlarini da farkediyorsunuz. Yani kendinizle karsilasmaya hazirsaniz ya da bunu zaten duzenli araliklarla yapiyorsaniz, dusunceli heykelcikler yapmak beyne siesta etkisi yapiyor.

***********

Gene gelip Ask'a baglarsak, icimizde sakli olani disari vuruyoruz ya heykelciklerle... yada kagida dokulen kelimelerle, vurulan firca darbeleriyle... Ask'i hissetmeye bir adim daha yaklasiyoruz boyle anlarda... Icimizde kalmis canliligi disari sunmaya hazir hale geliyoruz. Meraklilara ya da Ask'a acikmislara, olur da gunun birinde karsilasirsak sunacak birseylerimiz olmus oluyor bir bakima.

Zira Ask'a hazirliksiz yakalanmak da guzel ama yine de ona nasil davranacagini bilmek, gordugun yerde tanimak gerek... Ask'i ve Ask'i gonlunde barindirani, onu gormeden gecip gidenlerden ayirmak gerek... Potansiyel gorulenlere de cesaret vermek gerek, hadi biraz daha gayret demek gerek... Belki de potansiyel gorulenlere heykelcikler vermek gerek...

Cogalmak icin en basta umudu kaybetmemek gerek... Sezgilere tutunmak gerek...

****************

Ask hassastir demistim ya, asik olan da hassastir. Ask'a kendini adayan Cezmi Ersoz tabiriyle camdan bir gemidedir. Saydam, sahici ama kirilgan...

Saydam olana soz gerekmez, gormek isteyen , bakmasini bilen icindekini gorur zaten.

Kirilgan olan aslinda cesur da olandir belli bir yerde. Kirilmayi goze alandir, degil mi?

Ask'i o zaman saydam gemiler icinde yuzdurmek, cesur olmak gerekir. Tabii bir de gemiyi sadece kendi icinde yuzdurmemek gerekir.

Yani Ask'a hazirsan, Ask'a verebilecegin, paylasabilecegin birseylerin oldugunu dusunuyorsan, Ask'i taniyanlara kapilari acik birakabilmek de gerek galiba... Urkmemek... Ayni sekilde acik kapilardan gecmekten de urkmemek... Kesfetmekten korkmamak...

**********

Kendi adima konusayim, yaptigim en buyuk hata kendimi birseylerin arkasina gizlemek... Surekli, birseylere ayak uydurmaya calisirken, kendimi, dusuncelerimi, hislerimi perdenin arkasinda birakmak... Hos, herkes gibi benim de nedenlerim olabilir, bahaneler one surebilirim...

Cesur muyum yeteri kadar? Edebiyatini yaptigim kadar cesur muyum?

Cesurdum... Oldukca cesurdum... Sonra ne oldu bilmiyorum, yavas yavas kendini ogutme yarisina katilmis olabilirim... Eskisi gibi cesur olabilmeyi ozluyorum...

Kendi adima nedenler gerekceler ariyorum, gemileri tekrar acik sularda yuzdurebilmek icin neden gerekiyor saniyorum...

Ve bunlari buraya yazabildigime gore, sacmaladigimin da farkindayim... Bir neden gerekmiyor... Cesurlugum toylugumdan kaynaklanmiyordu ki, tekrar o cesareti bulabilmek icin nedene ihtiyacim olsun... Ogrendigim sey, cesaretle aptallik arasindaki ince cizgiydi, dogrudur. Onu da gormek gerek...Ama bu vazgecmek demek olmamali, umudu kaybetmek demek olmamali....

Kendi uzerimde calisma nedenim olabilir olsa olsa... Kendimi canlandirmak, hadi kizim sen bu kadar pisirik degilsin demek icin, bir zombi olmana ramak kalmis demek icin nedenim olabilir...

Yeniden hisler filizlendirmek gerek, hislerine sahip cikmak gerek... Isigina, sevgine, yuregine sahip cikmak gerek... Bunu yazabilecek noktaya getirmek icin kendimi nedenler bulabilirim istersem...

Heykeller yapip paylasabilmek icin nedenler bulabilirim...

Heykelleri herkesle paylasmamanin nedenlerini bulabildigim gibi, paylasmam gerekenden korkmamak icin de bir suru neden bulabilirim aslinda...

Adim atilamayan yerde adimi atmak icin, atilmamasi gereken yerde sessizce bekleyebilmek icin neden bulmak da zor degil....

Isin ilginc tarafi, ne benim ne de baska birinin aslinda bu nedenlere ihtiyaci yok...

Bir sevgiliye, dostuna, ailene, dogaya, varolusun kendisine Asik olabilmek icin nedene ihtiyac yok.

Farketmeye ihtiyac var.

Bu modern yarista ustlendigimiz sifatlari bir kenara birakip, insan olarak saf Ask'i tadabilmek icin fark etmekten baska birseye ihtiyacimiz yok.

3 yorum:

G ü n e ş K i t a b e l e r i dedi ki...

Önce içimizi duru bir sevgiyle yıkayalım, kafa karıştıran soslu ilişkilere gümrük koyalım,gerçek diye tutturmayalım...
Başımı vakurca kaldırsam sevgi Pıtırcığım,ah desem gidilecek daha ne güzel yollar var...

P88.O8.Z3 dedi ki...

Gercek diye tutturmak da neyin gercegini nasil aradigina gore degisir sanki Günesim... Ama hakkin var, ona da ara vermeli...

Kaldir basini kaldir... Göttingen'in bulutlu hali bulutlandirmasin seni de...

G ü n e ş K i t a b e l e r i dedi ki...

Bas dik karin iceri sona ileriiiii!!!!!
basimi kaldirdim ama bulutlar hala orda duruyoooo :(

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails